Hâlım fransızken sana....
Çuval/dızında çalınmış bir sözcük kavgasıdır
Sana burkulmuş güfteleriyle şarkısında eğik kalan Söğüşleyen bir kulvarda büyülenmekte Bir mutâlaasıdır vurulmuş esmasına Güvenç bir sılaya eğilmiş bir kemik yarışıdır Sanki tepemde yalnız kalan bu şehirde Velvele koparsam yerindedir sükut hâlıma ayarında kundaklanmış selvi bir çiçek gibi Güneşte bir aylak sandalyesi Belki de içinde oturmuşum soğuk bir şaraba vurgunum bugünde Duygu ve hayallerimin kurbanı olma diye sevgilim Seni içreden besledim bulutlara ki şimşek gibi özümü sıyırır Mum yankısında gölgesinden utanmışken Işıklar şehrimin bavullarında eğilmişken Kıyafet tanımadım kendime Gözlerim seni ağrır zaten Kulağım binbir renkteyken Bir çinli olup fransız kalmadan Almancayı öğrenmek gibidir biraz Ahiretimdeki senle buluşmalarım Şems i tabiatında Bir gül gibiyim sırtında bir aslanın Rengarenk bir kelebek gibi Saatler arkasında bir gelincik ile Bir ceylanı kovaladığında Anlıyorum ürkek kalarak Ölümün hüsn ile gönülgâhındaki mekanını Burkulmuşum seyredalıyorum Setreylenen bir katibi uyuklarken Uçurum kabuğunda neler saklarsa Renginde vakur bir hasret değer sözlerime Işıklar kanterliyken bir yerimde sonu hüsran Genzi yanık bir siluetin aynasında Karanlık bir seccade arkası kıblemde Üç rekat renk ile vurulmuşum kendime Vaveylâ şimalimden değerse kıyafetinde hâlıma Yol ki süregelen bir elbise gibi Huzurun düğmesinde Aya karşı bir sihir suyundan korkarken Şarkıları şarkılar arar artık Bir güneşe soğuk depremlerle vedâ eder yüreğim Gezgin imgeler |