Muallak
Derinliğin asudesinde bir fırtına kopar
Suyun arında akan kaleme Caka satan sevdanın Öter kızıllığında bir kuş kahkahası Cürme yatan bir bülbüldür bu sanki Güle balık ağzında şerbet damıtan Belki de bir keklik ah u zar eden diliyle Vakitsiz bir endişe kıskançlığıyla... Çaresizliğinde suskun bir kaş çatığı Bekleyerek ayağı ateşli bir ermişi kül ederken kalbiyle Cennet ile şakırdayan bir delinin baş imamlığında Saatler hakir değil aslında Annelerin ölmek gibi derdi olmasa Melodisi kır gelinine gelsin Asmasında bir gönül Ne yaprağını tanır Ne de hırsızını Çünkü herkes derdinde bulur sanatını Kanadını Yanan kıblesinde avuç içinde Göçen kırlangıçların mahrem giysilerinde Sana vurulmuş birkaç imgeyle Neye vurulduğunu kimse bilmesin Maviye sellenir şuurda harfler Göklerde parıldar kayan yıldızlar tanınmışlığında Aya karşı gazetelenmiş bir d/okunuş esmasında Varlığım yokluk gibi Yokluğum alınyazımdır zaten... Neye dönüşüm geçirir adım aksanıyla Paranoyak bir film şeridinde Gezgin imgeler.... |