Sözde Şâir
I
Roman yazmak istedim, ne hikmetse olmadı, Sanmayın küstüm hemen, şükür ilhâm solmadı. Roman yazamasam da, vecîzeye başladım, Hayâta küskünlüğmü ustalıkla haşladım. Öyle böyle giderken vecîzeler kesmedi, Hem aynı paralelde, ilhâmım da esmedi. İş bu deme varınca yöneldim şiirlere, Dikkat çekmek istedim Rabbânî zamirlere. Zerâfete biterim, börtü böcekten geçtim, Hikmetli dizeleri, bir de âhengi seçtim. Artık ben de şâirim, Derûnîdir mahlazım, Ne var ki demden deme son raddede ahrazım. Feyz olsun diye bol bol, üstâdları okurum, Özlü söz araklayıp bezeyerek dokurum. Tam yol aldım sanarken rastladım pîr üstâda, Fırın gerekmiş meğer, varmak için irşâda. Şiir neymiş görünce, epeycene utandım Hekimlik bir hâl aldı, mîdedeki bulantım. Üçyüz küsûr beyitten ancak üçü pâk çıktı, Felek meş’ûm kibrimi kubruna geri tıktı. Dedim kendi kendime, o yazıp yazdıkların, Esin olmaz kimseye, güdükçe kazdıkların. Yılmadım zâhir yine, içten içe hırslandım, Tabiâtım gereği, sırtlan değil arslandım. Örnek aldım pirleri, tarzları benimsedim, Derinliğe gelince, daha çok özümsedim. Birşeye benzetince, okudum ona buna, Gelene ve gidene, duranın dokusuna. Böylece sandım yine zâtım yirmidört ayar, Bu âlemin cümlesi beni şâirden sayar. II Oruç aya varınca ihlâsım tavan yaptı, Üç ay bile geçmeden vesvâs havada kaptı. Üç ay zarfında ammâ, dizeler full Derûnî, Gel gör ki üç ay sonra, türedi bir Zarûrî. Yerden göğe vururken, dinlisi, dinsizini, Akort etmiyor hödük, basını ve tizini. Başlarda fark etmedim, bastım hoyratça gaza, Ne çoğa yetinirdim, hâkezâ ne de aza. Sandım ki A8’deyim, kimmiş asfalt kralı? Derken unutmuşum ya, ben en basit kuralı! Vezin gerekmiş meğer, ki olmazsa olmazı, Nereye koyacağım sözde şâir yolmazı?! Beyhûde sevinmeyin, kolay kolay vazgeçmem, Vezinsiz olanları repertuâra seçmem. Niye ama hiç kimse uyarmaz bu garibi, Dedim aldırma geç git, bunlar şeytan naibi. Çok fenâ gücensem de kulak veren herkese, Koydum nihâyet bende vezîni tam merkeze. Hazîneye yükledim hem ma’nâ, hem kâfiye, Âhenk, vezin, zerâfet.. köklüsünden zâviye. Bundan gayrı neşrimi hak edene okurum, Vezini de dahl-edip ince elek dokurum. Başladım temizliğe, işim başımdan aşkın, Temizlik imandandır; baz gaza be hey şaşkın. Felek hesâbın’ bilir; boşa değil eğişi, Hiç aklımdan çıkmıyor Japonun özdeyişi. ’’Yedi kere düşden de, sekiz kez kalk ayağa.’’ Yiğit dediğin elbet’ dayanır her dayağa. Ters gelmesin o şeytan, katırcadır inadım, Köklü bir şâir olmak, zîrâ benim muradım. (Devâmı ...) |