Platonik hastalık
İkimizde inatçıydık ...
İkimizde biraz deli... Ve birbirimize sevdiğimizi söyleyemeyecek kadar da gururlu ve korkak... Zehir ettik hayatı birbirimize ... Elimizden akıp giden zamana aldırmayarak ... Pembe tondaydı hep senin hayallerin ... Hep neşeli müzikler dinlerdin için kan ağlasa bile... Belli etmemeye çalışsan da hüznünü, bakışlarından anlardım ben... Anlardım sayamayacağım kadar mimiğinden , hal ve hareketlerinden ... Çünkü ben hayat okulunun sıralarında ders diye hep seni okudum ... Seni çalıştım hayatımın en zor sınavlarına girmeden ... Seni şiir diye mısralara döktüm okul merasiminde şiir yarışmasına katılırken... Senli besteler yaptım yokluğun her yaktığında canımı Senle nefes aldım , senle ağladım , senle güldüm... Her sabah ilk iş sade bir kahve içerdin, Pencerenin önünde dikilerek dalıp giderdin, Ucu sonu olmayan uzaklara ... Sen öylece dalmışken düşünce deryalarına ... Hissettirmeden seyrederdim seni ... Sokağın köşesindeki sokak lambasının altında ... Yaz kış meskenim olmuştu bu köşe ... Hiç dikkatini çektim mi bilmem ama Kafamı çevirirdim ne zaman ki sen dönsen bana ... Platonik aşk dedi doktor hastalığıma Reçeteye senin sevgini yazdı Sabah ,öğle ve akşam aç yada tok bu deli sevgine muhtaçtı ... Ama ne sen cesaret verdin bana ne de ben edebildim... Aslında gözlerine bakmam şartta değildi Yada mevsimin illa bahar yada kış olması Ellerini de tutmasam olurdu ... Sırtımı dönüp söylesem de duyardın... Aslında her türlü her koşulda o kelimeyi söylerdim de sana ... Ahh ulan ahh ... Şu hayır diyebilme ihtimalin olmasa ... Bu günde olmadı işte ... Artık kısmet belki de yarına ... 28.12.2012 BaRuT |