Aşinayım
Aşinayım her acıya,
Öfke bile duyamıyorum, Gark edilmiş sızılarım, Prangada düşüncelerim. Aşinayım yeryüzünün, Mültecisi olmaya, Mezarlık gibi değil, Ama çok farklı da değil. Büyüsüne kapılmış, Huzur ararım, Bize haram kılınmış olan, Bizim gibi olanların eseri. Kayıplar içinde kaybolmuş, Bir iz peşinde koşuyorum, Her adımda yankılanıyor, Unutulmuş hayallerim. Gözlerimdeki yaşlar, Bir deniz gibi derin, Düşlerimdeki çığlıklar, Sonsuzluğa karışan bir çığlık. Bir zamanlar umutla doluydum, Güneşin sıcaklığında büyüyen, Şimdi ise gölgeler peşinde, Karanlık düşünceler içinde. İçimdeki fırtınalar, Ruhumu sarar, Ve ben, kaybolmuş bir gemi, Dalgalar arasında savrulurum. Gözlemliyorum bu dünyayı, Bülbüllerin suskunluğunda, Hayat, bir labirent gibi, Çıkışını ararken kaybolduğum. Her yolculuk bir serüven, Ama her durak, bir ayrılık, Sevgi ve özlem arasında, Yüreğimde açılan yaralar. Ve ben, bu topraklarda, Yalnızlığın dilini öğreniyorum, Her acı, bir ders gibi, Ve her kayıp, bir sevda hikayesi. Kim bilir belki bir gün, Kırık dökük kalbimde, Bir ışık doğacak yeniden, Umutsuzluğun gölgesinde. Bazen geçmişe dalıyorum, Anılar birer birer canlanırken, Bir zamanlar gülüşler içinde, Şimdi ise hüzünle dolup taşıyor. Yıldızlar bile sönük, Gecenin koynunda kaybolmuş, Bir umut arıyorum, Karşı kıyıda bekleyen. Ama yine de, Bir umut ışığı yanıyor içimde, Her yeni gün, Yeni bir başlangıç, Belki de yaraların, Zamanla kabuk bağlayacağıdır. Ve ben bu yolda ilerlerken, Yüreğimdeki acıdan güç alarak, Her düşüşümde yeniden kalkacağım, Yeniden doğmak için, Hayatın kucaklayıcı kollarında. |