Zihnim
Zihnimin içi, acı hatıra diyarı;
Ölü ruhlar dolanıyor, fâili belirsiz. Bir dünya yüküdür, paylaşımı imkânsız, Zihnimde ölü ruhlar dolanıyor, Fâili belirsiz bir el yok mu? Yükümü hafifletecek bir tebessüm bile, Alır yükümü sadece, samimi. Sanırım kendi kafamda kuruyorum, Olasılık dışı bir beklenti, Zamane insanı, kaybolmuş duygularla, Sonsuz bir yalnızlık içinde, Hayallerin peşinde koşarken, Gözlerimde beliren boşluk, Bir tebessüm, bir umut ararken. Zaman geçiyor, ama ben duruyorum, Yüreğimdeki acı, sarmalanmış bir sır gibi, Her yeni gün, eski hatıraları getiriyor, Ve ben, geçmişte kaybolmuş bir ruh, Kendimi bulmaya çalışırken, Ölü ruhlar arasında yankılanıyorum. Heveslerle dolu, Her anı birer hayal kırıklığına dönüşüyor. Belirsizlik içinde kaybolmuş hayaller, Yalnızlığın sesi, içimde yankılanıyor. Bir dokunuş, bir gülümseme, Yeter mi bu derin acıyı dindirmeye? Zihnim bir labirent, çıkışsız yollarla dolu, Her köşede bir anı, her adımda bir hüzün. Ölü ruhlar arasında kaybolmuşum, Bir tebessüm arayışında, Kendimi bulmak için, Belki de en çok kendimden uzaklaştım. Zamane insanı, yalnızlığıyla barışık, Ama ben, her gün biraz daha kayboluyorum. Düşünceler içinde kaybolmuşum, Her köşede bir hatıra, Her hatırada bir yük, Her yükte kaybolan bir benlik. Bir tebessüm, belki de kurtuluş, Ama nerede o sıcak yüz, O içten gülüş? Zihnimde dolaşan bu hayaletler, Bir zamanlar canlı, şimdi sessiz. Gözlerinizi kapatın, Ve dinleyin, Geçmişin fısıldadığı sözleri. Yalnızlık, sarmaladı dört bir yanımı, Ama umut, belki de hâlâ bir köşede bekliyor. |