Aşk oyunu...Mağrur gözlerle mağdur edebiyatı yapma sakın. İllegâl bir aşkın son çeyreğinde diskalifiye ettin beni. Oysa ben, kural dışı ne varsa yüreğime biriktirmiştim. Senin için kendini feda etmeye can atan savaşçıydım. Sana kavuşma parkurunda çabalarken Gözlerindeki aşağılayıcı bakışlar övüncüm olmuştu. Senin için harcanan emeğe yanmıyorum sevgili. Ben, o emeklerin armadasını taşıyorum alnımda. Sen, baharında kızıl bir goncaydın o zamanlar, Ben ise, delikanlılık çağında, Savrulup gidiyordum aşk tufanında. Bir yaz günü hatırasısın artık sen, çeşme başıydı, Ilk görüştüğümüz yer, hatırlar mısın bilmem. Al topuklarına hasret güneş, parlıyordu o sabah. Ilk gözgöze gelişimiz ne büyük olaydı. Ah! O andan bir kare, fotoğraflarda kalaydı. Heyecandan duracaktı kalbim, Ilk gülümsemende. O günden bir yara kaldı işte, sen diye atan kalbimde. Ah, o bakış ki, beni benden alan gözlerinde. Sonra ne oldu bilmem, yaz bitti, güz mevsiminde, Sevinçlerimi alıp, hüznü bırakıpta gittin benden. Ani gidişlerin anaforlarında savruluşlarım, Ah benim, seni özleyişlerim, kimsenin duymadığı özdeyişlerim, yeniden dönmeni bekleyişlerim. Vurulan kalbim iflah olmadı bir daha. O an, kapanışı kutsadı aşk denilen saha. Yeniden geriye dönmek mümkün olsa bir daha, Aynı yerden bak; diyemem sevgili, diyemem. Aşk denilen bu oyuna bir daha gelemem. |