Akşam ile gelen...Sordum, yumuk elli bebekleri, anne kucağına. Sordum, ahu gözleri sevinin ıslaklığında yağmurlara. Hep vuslata mı akar göz yaşları, ayrılığı mı kucaklar kollar. En son düğme açarken sineyi, ferah rüzgârlara, beyazın albenisine mi yanar sabah güneşi. Lir sesinde mi canlanır milat. Hangi efsanede kahramanlaşmistir antik zamanların tanrıları. Sel sularında mı arar izini kasım yağmurları. Hangi telaşa paniği ekler okyanus tayfunları. Güneş kızılını tepelere asıp gidiyor gülümseyen yüzünü ardına bırakarak. Gözlerimde hasretin izi, kahve rengi mutluluğu yansıtıyor ayrılığa. Kabuğunu kırmak istiyor zaman kendi tünellerinde. Tepenin üzerindeki ağaçlar kendi yalnızlıklarına çekilirken üzerindeki tüneyen kuşların hayaline ninni söylüyor rüzgarlar karanlığın içindeki teselli melekleriyle birlikte. Ufkun kara deliğinden içeri düşüyor benliğim. Kendi yalnızlığına irkiliyor, kuşların tunediği ağaç yaprakları arasından. Kısa kesif bir ürperti tenimde. Yarının kaygısını göz kapaklarına yüklüyor gözlerim. Ürküten gelecek tohumunu saçıyorum karanlığın tarlalarina. Her dilek gecenin karanlığına teslim. Sabahın gölgesi şakaklarıma değerken uyanmak istiyorum güneşin parlayan umuduna. Sevdiklerim kalbimin tahtına oturmuş. Bahtıma esecek ferah rüzgârlara bağlanmış beklentiler dilimde bir duanın ucunda. Yorgun ellerim ıslak avuçlarımda sevgiyi gizliyor usulca |
Yüreğine sağlık.
Daha güzel ve kalıcı şiirler dileğimle,
Selamlar sevgiler.