PAPATYA’YA FERYAT!
Sen kalbimin güneşiydin Papatyam!
Gittiğin günden sonra bir daha güneş doğmadı Ne aydınlık oldu karanlık dünyama Ne de üşüyen bedenimi ısıttı Aç kaldım, susuz kaldım Dudaklarım kurudu, çatladı Feryadım figanım duyulmaz Sensizlikten, nefesim, sesim kesildi inan Gerçek seven, sevdiğini bırakmaz Bilesin ki bırakıp gidenler vefasızdır Sen de beni bıraktın Bıraktın da nerelere gittin Papatyam? Şimdi gittiğin yerden gelsen de boynuma sarılsan Yine bana, sevdiğim desen Bu ayrılık hiç olmadı, yıkıldım, virane oldu gönlüm Sen olmadan toplanır mı bilmem? Sanki kara toprak altındayım Güneşsiz, susuz, sensiz kaldım Gözlerim, baktığı yeri görmez Yüreğime ayrılık ateşin düşmüş bir kere Anlatmaya da kelimeler yetmez Kırgınım, küskünüm hayata, insanlara Kıyametim koptu, Araf’tayım Allah’ım, ne olur yardım et bana! Gel Papatyam, başını göğsüme daya! Uzaklarda üşüdün biliyorum Sarıl bana, seni ısıtayım, öpüp koklayayım Ellerimden tut ama sakın bırakma! Çünkü ben, sensiz yapamam, sensizliğe dayanamam Yer boynu büküğe cehennem olur Bak, boynum bükük cehennemlerdeyim İçimde biriktirip anlatamadığım o kadar çok şey var ki Sürekli bağırmak, haykırmak istiyorum Ama nafile sesim çıkmıyor Artık gecelerim gündüze karıştı Her sabah güneş doğsa da kalbime ışık doğmuyor Ama kalbimdeki ayrılık ateşi gün geçtikçe küllenmeyip Harlanıp büyüyor ve içimi yakıyor Çektiğim özlem, ıstırap da Bir yandan yüreğini lime lime doğruyor Bunaldıkça yüzümü rüzgârlara çeviriyorum Belki kokunu alırım da rahatlarım, diye Ben, senin arkandan sustum, dilim lal oldu Sen gittin ya buralardan Beni, yüreğinde götürdün de ondan mı gelmezsin? Hep içime konuşuyorum Gözyaşlarımı hep içime akıttım İçim kan ağlarken gülmek kolay mı? Kimse bilmedi ki acı olan gitmek değil Arkada kalıp beklemekmiş Canımın yandığını bilmeden Yokluğun almış beni bir kuşa çevirmiş İçim pır pır eder uçup giden göçmen kuşlar gibi Durun kuşlar, bekleyin! Beni de alıp sevdiğime götürün! Ne çokmuşsun ben de be Papatyam! Yazı ki bana Ben, ancak bunu gittiğinde anlamışım Her lafım sana bir şey söyler Senden arda kalan ne varsa, onu söyler Yoksa sesimi duyar mısın? Duyarsın da niye ses vermezsin? Günüme güneş doğmuyor Gecem gündüzüm bir olmuş Birbirinden farkı yoktur Gel geceme ışık ol! Bak, burada garip, bir başıma kalmışım Kimse halin nedir diye sormaz Yarama merhem olmaz Günüm sensiz geçmiyor Toprak yatak, gökyüzü yorgan olmuş üstüme Gece soğuktur, sabah olmuyor Mezara düştüm de toprak mı oldum? Toprak soğuk be, hem de çok soğuk Ben altında sen de üstünde üşürüz Çık da gel, seni yüreğimde saklarım Bu yürek durana kadar da orada benimle yaşarsın Yokluğunla ateşlere yürüdüm İçim ise yangın yeri Beni bırakma, şu uzattığım elimi tut! Ellerimi bırakma, birlikte yürüyelim mutluluğa Sana öyle muhtacım Seni öyle özledim ki hala gözlerimde gidişin var Hala gözlerim yolda, gelecek diye seni gözler Gel Papatyam! Gel artık bitsin bu acı, bu özlem Yine kokunu duyayım Sıcak tenine, beni benden alan tenine tenim değsin, ısınayım Biliyor musun, sen gittikten sonra hep üşüdüm Gel ellerimi tut! Bak, ellerim titrer, seni ister Tut elimden, ben hayal değilim Aha burada, biçare seni beklerim Bak burada senin için haykırıyor Allah’a yalvarıyorum Rüzgârlara sesleniyorum Papatyama benden haber götür Duyup da gelsin diye Dokunmalara kıyamadığım Papatyam! Bedenin kurda kuşa yem mi oldu da gelmezsin? Şimdi sen bana geri gelsen Seninle gidenlerim de eksikliklerim de geri gelir Ama benden götürdüklerin geri gelmez Gurbet ellerde günlerin nasıl geçiyor, ne haldesin? Buralarda güneş sensiz doğup batıyor Bakışların, karanlıkta soldu mu? Benim soldu, hasretinden soldu Senden başkasını görmüyor gözlerim Fotoğrafına bakıyorum, hala o tatlı gülüşün var Ne güzelde bakıyorsun hayata, yaşama Ama onlarda solan resimlerde kalmış Küstüm kadere, isyanım var, Papatyam! Seni benden aldığı için Her gün kalkınca odana gidiyorum Sessizce kapını açıp bakıyorum Belki uyuyorsundur diye rahatsız etmek istemiyorum Sonra yatağına bakıyorum, boş ve soğuk Sıcaklığın yatağından, odandan gitmiş Boş gözlerle seni arıyorum odanın her yerinde Ama yoksun Çıkıyorum odandan Salonda, mutfakta, banyoda seni Sana dair bir şeyleri arıyorum ama yoksun Televizyon seyrederken oturduğun koltuğun boş Oturmuyorum, o da seni bekliyor, gel otur diye Eşyaların yerli yerinde bir sen yoksun Sanki giderken, beni de alıp gitmişsin Yabancı gibiyim evde Gözlerime, seninle yaşadığımız anılar gelir O günleri tekrar tekrar yaşarım Yüzündeki gülüşlerle, sevgilim diyen o tatlı sesinle Yaşam doluydun, yerinde duramazdın, yorulmak bilmezdin Hayat seni ne çabuk yordu da beni bırakıp gittin? Gittin de kara topraklar altında mı yatarsın? Yoksa çok mu sevdin orayı? Dipsiz bir kör kuyudayım Bu kuyudan nasıl çıkacağım? Allah’ım yardım et! Kaderim, kara kaderim, karşıma sen çıktın Yol arkadaşı oldun Dert, kara dert, içimi yaktın, beni verem ettin Derdime ne ortak ne de derman oldun Allah’ım, madem beni Papatyasız bıraktın O zaman kendime yük olan bu canımı da al! |