BU AŞKTA BEN KAYBETTİM
Allah’ım, ben nasıl bir sevdaya düştüm ki
Ölmeden dünya bana mezar oldu? Biliyorum, belki de hiçbir zaman sana kavuşamayacağım Ve ruhumdaki sızı da hiç bitmeyecek Seni hep uzaktan izledim yollarını gözlerken Hep yalvarmayla, sanki nereye varacağım? Var mı bir çözümü ya da bir ihtimal aşkının? Belki de benim kafamda bir sakatlık var Bazen davranışlarının Seni sevmiyorum, demek olduğunu hissediyorum Bunun dışında bir düşünce ise beni kahrediyor Kolay olan gitmek, zor olansa kalıp mücadele etmekti Ama yapamadım ve ben kaybettim Artık kabullendim de aşkımın karşılıksız olduğunu Artık sen nasıl mutlu olacaksan öyle yaşa! Yeter ki sen mutlu ol! Aslında ne olursa olsun bir şekilde yaşamak lazım değil mi? Çevremdeki insanlar da bir şekilde yaşıyor Ve kendilerine verilen vazifelerini yapıyor Dünyada sebepsiz yere hiçbir canlı, cansız yaratılmamış Ya da her şeyin bir manası varmış İlk bakışta göze görünmeyen, bir mana işte Seni tanıdıktan itibaren hayatımın değişmesi gibi Tekrar döner gibi olduğum yaşamım bana hiç tat vermedi Çünkü sensiz hiçbir şeyin tadı yok Ruhumun en derin köşesinde bile sen varsın Belki de bu dünyada bir ben fazlalığım Yeryüzünün bana ihtiyacı yok Beni buraya getiren neydi, kader mi? Rastgele güvercin peşinde koşarken Seni görmem yoksa tesadüf müydü? Ya sen, o zaman niye evin içinde değil de dışarısındaydın? Niye bana arka oldun? Sanki sözleşmiş gibi oraya geldim Geldim ve seni gördüm Gördüm ve içime aşkının ateşi düştü Ben şimdi bunun bedelini mi ödüyorum? Cevap veremiyor, susuyorum Bazen hayal olsa da karşımda seni görüyorum Elim ayağım tutuluyor, ne yapacağımı şaşırıyorum Ve aklım başımdan gidiyor Deliriyor muyum ne? Bazen kader deyip kendimi avutmak istemiyorum Ben, senden gelen her şeye razıyım Senden tek dileğim de beni unutmaman Şu dağlar kadar yalnızım ve çorak Sert rüzgârlar eser zirvelerinde O rüzgârlar ki insanı bile savuran Bazen kendimi bırakmak istiyorum Sana getirmezse, alsın istediği yere götürsün Ne de olsa, sen olmadan her yer bana cehennem Burada ölümün nefesi var, nefesime karışan O ki yaşatmak yerine beni senden Bu dünyadan alıp götürecek Oysa tek bir sözüne razıydım O söze neler vermez, neler yapmazdım ah bir bilsen! Bir gün nasıl olsa çekip gideceğim bu dünyadan Belki de kimse hüzünlenmeyecek arkamdan Gözlerinden iki damla yaş dökülmeyecek Kimsenin haberi bile olmayacak Belki de şu zifiri karanlığı bitirecek güneşi Işığını göremeyecek, içimi ısıtamayacağım Galiba elveda bile demeden Sessiz ve sedasız bir şekilde çekip gideceğim Bu dünyadan, senden Ayrıldık işte ve ben kaybettim Pişmanlıklarım gözyaşı olarak dökülür İçimde yanan ateşi söndürmek yerine, harlar, kora çevirir Bir gün, seni unutur muyum diye, kendime sordum Aslında sormak istedim ama soramadım Senin için bu dağlarda sessiz çığlıklar atıyorum, duyulmayan Gerçek ayrılık kafamızdaki ayrılıktı Mesafelerle olan değil Ama şimdi kafalar da ayrılmış Ve ben bir yola çıktım, sen de kendi yoluna Bu yollar kesişmez, bilirim Hatta benim buradaki yollarım Hiçbir yere gitmez, çıkmaz sokak gibi Bu dünyada canımı çok şey acıttı Ama hiçbir şey senin yokluğun kadar acıtmadı En çok sana ihtiyacım var Şu dağın eteğinde titreyen bedenimin sıcak tenine Ilık nefesine ihtiyacı var ama sen yoksun Çok seven, çabuk mu kaybeder hayatta? Ben ise seni bulmadan kaybettim İnsan bazen vazgeçermiş, sevmediğinden değil Sevdiğine dair hayallerinden, ecelden Üzülme deseler de bu söz bana göre değil Bu söz bana boş geliyor Çünkü sen yoksun ve ben kaybettim Ayrıca sensiz bir yaşama nasıl üzülmeyeceğim ki? Hiç yaşamasaydım, hiç sevmeseydim, sözünü Ben söylemek istemiyorum Çünkü hayatımda, her şeye değer bir tek sen vardın İşte şimdi gidiyorum İçimde sana dair hiçbir pişmanlık olmadan Çünkü sen bana ümit vermedin Belki de beni hiç sevmedin Ben kendimi kandırdım Belki de böyle inanmak istedim Varsın, benim kaderim de seni özlemek Yol beklemek, hasretinle yanmak olsun Hâlbuki, seni seviyorum cümlesini Senden ne kadar da çok duymak isterdim Hiç kimse de sen gibi söyleyemezdi Zaten söylese de bir anlamı olmazdı Burada yalnızlığıma, hayallerime seni ortak ediyorum Senin ise bundan haberin bile yok Oysa aşkın bana güç, derman oldu Umutsuz olsa da hala beklerim seni Artık konuşamıyorum, sensiz ve sessizim Sana dair her şeyi içime atıyorum Üstüne de gözyaşlarımı döküyorum Gözlerimin feri sönmüş Dizlerimin bağı çözülmüş ve korkuyorum Evet, korkuyorum artık, düşüp kaldım bu dağlarda Gecenin bir yarısı, gökteki yıldızlar parlıyor Bir de ışık veren ay Yüzümde bir tebessüm Gözlerimde anlam veremediğim bir ışıltı Aklımda ise yine sen Senden güç alıp direnmeye Ayakta kalmaya çalışıyorum Çünkü buralarda düşen yerde kalıyor, kalkamıyor Sen de düşme çünkü elinden tutan olmaz Düşmanın çoksa vuranın da çok olur, unutma! Seninle bir araya geldiğimizde gözlerinin içine bakamaz Hep gözlerimi kaçırırdım Dediğim gibi elimi tutmak istediğinde Utanmış ve elimi kaçırmıştım Şimdiki aklım olsa kaçırmazdım Şimdi sensizim, karşımda ise sen değil zalim dağlar Ölüm kokan dağlar var Senden ayrılalı kaç yıl, ay ve gün olmuş Hiç hesaplamadım çünkü her gün bana bir yıl gibi geldi Sensiz her şey bana anlamsız ve boş Anladım ki her şey seninle güzelmiş Maalesef bunu çok geç olsa da anladım Sen varken, hiçbir şey bana dokunmazdı Seni beklerken soğukta üşümez İliklerime kadar ıslandığım yağmurdan bile zevk alırdım Bilirdim ki sen gelecektin İçim kıpır kıpır olurdu, kuşlar başka öterdi Çiçekler başka güzel açardı, papatyalar ise sendi Bana, sen gibi de kokardı Şimdi her şeyi, en çok da seni özlüyorum Sen yoksun ve ben kaybettim Senin yokluğun ise benim de yokluğum, hiçliğimmiş Bunu şu an çok iyi anladım Şimdi ne söylesem ne yazsam boş Hiçbir şey, biliyorum ki seni bana getirmeyecek Ama ben yine de söylüyorum Belki de aynı şeyleri söyleyip yazıyorum Bu içinde bulunduğum durumdan ve sana olan aşkımdan Belki de çaresizlikten Olsun ben yine de içimi dağlara Esen rüzgâra boşaltıyorum Ama sesim dağlarda yankılanıp Tokat gibi gelip yüzüme çarpıyor Esen rüzgâr ise alıp götürüyor Biliyorum ki sana getirmeyecek Ve benimle birlikte yok olacak Hayli zaman geçti, belki beni hatırlamayacaksın bile Senin şu an ne yaptığını Kiminle ne yaşadığını merak ediyorum İyi misin, mutlu musun, sağlığın yerinde mi? Ben, seni hep gülerken hatırlamak istiyorum Çünkü içimi yakan, beni benden alan o gözlerine yaşı Gül yüzüne hüznü hiç yakıştıramadım Şu an yorgunum, o eski kuvvetim de yok Gecenin zifiri karanlığı, içimizdeki ölüm korkusu En ufak bir çıtırtı da duyduğum korkuyla karışık heyecanla Vücudumun titremesine bağlı olarak Bazen hayal bile kuramıyorum Şuurum kapanıyor, belki de algı sorunu yaşıyorum Sen benden gitsen de ben senden gitmem İstesem de gidemem Çünkü yüreğimde yaşarsın benimle Bu yürek attıkça da orada benimle yaşayacaksın Sevmek güzel şeydi Sevilen bir de sen olunca ayrı bir güzeldi Hani benden gittin ya, ben ne haldeyim bilir misin? Elimden hiçbir şey gelmiyor ve canım yanıyor Kaderdi seni benden ayıran Ayrı dünyalara, ayrı yaşamlara götüren Bil ki sana dair hep bir gülümseme Yüzümde bir gülüş var Sen yanımda olmayınca bir yanım eksik ve yarım Seni tanıdıktan sonra en çokta Seni kaybetmenin korkusunu yaşadım Bu korku hâlâ içimde İçimi de bir kurt gibi kemirir, bitirir Bu dünyada en çok seni sevdim En çok da seni istedim Seni kalbime, gönül köşküme hapsettim Dünyanın kötülükleri ve çirkinlikleri sana ulaşmasın İncinip üzülme diye Hiçbir şeyi senin yerine koymadım Biliyorum ki hiçbir şey sen değil Ve senin yerini doldurmaz Sen hep gül! Ben hep seni böyle gülerken, mutlu olarak hatırlayayım Hep ben de kal, hep benimle ol! Çünkü sen gidersen her şeyim gider Ellerim boş kalır, hayallerim gider Ve içimde bir korku kalır Bu zifiri gece karanlığında Pusu, ihanet, ölüm kokan dağlarda Bana kimse el vermez, halin nedir diye sormaz Bedenim titrer, üşürüm Seni sevmek kolaydı, zor olansa vazgeçmekti Ben senden asla vazgeçmedim Şu an sana, senin sevgine o kadar çok ihtiyacım var ki Her insan da benim gibi sevemez Dokunmadan, görmeden Çünkü umutsuzca beklemeyi her yürek kaldıramaz Anladım ki aşk senmişsin Gözlerindeki ışıltı, yüzündeki tebessüm Rüzgârlarda savrulan saçların Nefesinin ılıklığı, teninin sıcaklığı Sen olmayınca, ben hep üşüdüm Zaten bu dağlar hep soğuk Yalnızlığını hissediyor ve üzülüyorum Fakat bundan kurtulmanın mümkün olmadığını da Çok iyi biliyorum Sen beni, birdenbire karanlık olan dünyamdan almış Ve ışığa, yaşamaya götürmüştün Şimdi de sebepsiz ve geldiğin gibi Aynı şekilde çekip gidiyorsun Belki de hiç gelmemiştin Artık benim, istesem de eskiye dönme imkânım yok Yaşadığım müddetçe yerini bilmediğim Türlü türlü yerler gezecek Tanımadığım yabancı insanlarla tanışacağım Ama her yerde bil ki seni arayacağım Seni bulamayacağımı daha şimdiden biliyorum Fakat seni aramamak elim de olmayacak Beni bütün ömrümce bir meçhule Mevcut olmayan bir şey aramaya Karşılıksız bir aşka mahkûm ettin Belki de bunu yapmamalıydın Gönlümde suçlu da olsan Ben seni her şeye rağmen sevdim Şimdi ıstırap çekiyorum Sen yine de ıstırap çektiğimi bilme! Seninle aramızdaki ilişki de eksik olan neydi? Bilmiyorum, sırf bana acıdığın için bu kadar üzülmenin Ya da benimle görüşmenin imkânı yoktu Bir kadının her şeyini verdiğini zannettiğin an da Hiçbir şey vermemiş olduğunu görmekten Daha büyük bir hayal kırıklığı olabilir mi? Bana en yakın olduğunu sandığım sırada Benden bütün mesafelerin ötesinde Uzak olduğunu kabule mecbur olmak çok acı Bunun böyle olmaması lazım Galiba bu işte, ya ben de bir eksiklik ya da terslik var Nedense seni her düşündüğümde İçime bir ayrılık hüznü düşer Garipler, öksüz ve yetimler gibi boynum bükülür Bazen insana görmek yetmez Sarılmak, koklamak ister ama yapamaz Çünkü sevdiği yanında yoktur Böyle anlar da hep yaptığım gibi resmine baktım Gözlerim buğulandı, derin bir iç çektim Gözbebeklerim doldu Ağlamamak için kendimi tutuyorum Ama yapamadım Yanaklarıma doğru yaşlar süzüldü Elimin tersi ile sildim Resmindeki mahzun bakışlarının altında Anlatılmaz bir güzellik vardı Her bakanın göremeyeceği Çünkü görmek için hissederek Aşkla bakmak gerekir İnsanın bakışı güzel olmalı Güzel olan insan, ne de olsa güzel bakar Senin gibi değil mi? Aslında kalpte yaşanan sevginin lafa, söze ihtiyacı yok Çünkü gerçek sevgi içten ve samimi olandır Her acı insandan bir şeyler götürür lime lime eder Parçalar, insanın içini kurutur İnsanın eli kolu bağlanır, hareket edemez Sanki ayaklarında prangalar vardır, benim gibi Ne yapayım benim de gönlüm sana düştü Bu sevda bana neler öğretti neler Ah, bir bilsen! Dünyanın bir parçasıyız hepimiz, canlı cansız Ben de bu dağlarla bütünleştim, bir oldum Taşı, toprağı, otu, ağacı, rüzgârı Ve seni sevmek bana bir haz, içime de Kır havasından alınan temiz bir nefes gibi ferahlık verir Senden uzak olmak aslında nefessiz kalmakmış Ve şimdi nefes alamıyorum Şimdi neredesin, kiminlesin? Sorusunun burada hiçbir önemi yok Aslında asıl soru, ben nasılım olmalı Belki de önemli olan bu İyi olmak için iyilik istemek İyi şeyler düşünmek gerekir Ama ben iyi şeyler düşünemediğim için galiba iyi değilim Sevmek ve tutkuyla bağlanmak benim tek mutluluğum Belki de en büyük yanlışım Yanlışa, yanlış cevap vermek aslında çözümsüzlüktür Haklı olmak bazen yetmez, önemli olmaz Hayat günahlarımızın bedelini önümüze koyar Ve bu bedeli de bir şekilde ödetir Sonuçta ne ekersen onu biçersin İnsan her koşulda, bir şekilde yaşayıp, hayatta kalabiliyor Burada para pul geçmiyor, hiç de önemi yok En büyük isteğim sensin Ekmek ve su kadar sana ihtiyacım var ama sen yoksun Ölümden sonra ne var, ahiret mi? Orada sana kavuşabilir miyim, bilmiyorum Biliyor musun, burada güzel bir gün yok Hep bir telaş, hep bir korku Sabahı olmayan geceler boyunca sınırda beklemek Gerçekten de çok zor Bazen dağlarda, pusun içinde güneş gibi yüzün doğuyor Heyecanlanıyorum, gençliğimiz gözümün önüne geliyor Sanki şimdi aynı yaştayım Belki ruhum, bedenim aynı değil Ama şimdi bu dağlarla bütünleştim Sanki tüm dünyanın yükü üstüme bindi Belki hatalarımdan ders aldım ama seni kaybettim Her şey vaktini beklermiş, ne erken ne de geç Can hariç kaybedilen her şey, bir şekilde yerine gelir Ama can, işte o geri gelmiyor Benim ilham kaynağım ise sensin Bugünüm, yarınım, sonra ki günüm, ışığım, hep sensin Biliyor musun, sen yoksun diye Kaderime düşmanlığım, isyanım artıyor Benim kaderimde seni sevmek ama kavuşamamak varmış Bana mutluluğu anlat deseler, sen der susarım Şimdi de mutsuzluktan değil Sensizlikten susuyorum Çünkü bu aşkta ben kaybettim… |