HANİ BAHARLA GELECEKTİN?
Papatyam!
Bekledim, ne sen geldin ne de bahar Beklerken neler çektim neler Mesela dışarıda beklerken hava soğuktu Dışarıda bazen yağmur, bazen de kar Bazen de iliklerime kadar işleyen kuru bir ayaz Gözlerimden akan yaşlar İçimde büyüyen ve sığmayan hasretin Zifiri bir karanlıktı içime dolan Yenik düşmüşüm çaresizliğin girdabında Beni içine içine çekmekte, boğuluyorum Geçmişe gidiyorum hep Gitmeyip de ne yapayım? Bak yine okulun önündeyim ama sen yoksun Bak güneş batıyor, bir gün daha bitti Gökyüzünde kara bulutlar var Yağmur yağdı yağacak, şimşekler çakmakta Bu sensin, kızgınlığın bana mı? Kızma bana, aklım hala sende Gülerek ayrılışında Artık son nefesime kadar yalnızım Kaç yıl daha yaşarım sensiz? Sen gideli kaç yıl oldu? Saymadım, sayamadım Sensiz kışa döndü gönlüm Ben hala üşüyorum Ve sensiz tükeniyor ömrüm Zaten sen gittiğinde ölmüştüm ben Bedenen yaşasa da ruhen ölen Bazen insan tatlı bir dil, güler bir yüz arar Bazen bulsa da dil susar konuşmaz Bazen de kâğıda dökmek ister Ama kalem yazmaz Çünkü alın yazısı çoktan yazılmış Kalemi de kırılmıştır aşkın Gün batmakta, çöken karanlık gibi içim Ve bir o kadar da hüzün dolu Oysa gün doğumu bir umuttur Kim ne der, ne düşünür diye hayatını Ve yapacaklarını erteleme! O seni bırakmıyor değil Belki de sen onu bırakmıyorsundur Anla artık o seni çoktan bırakıp gitti Hayatı, her şeyi yeni baştan yaşamak, yapmak isterdim Hayat, sen bana ne sundun ki Şu yüreğinde bana yer yok? Belki de vardır be, nasıl olsa cennet güzeldir değil mi? Bedenimdeki yara iyileşir ama ya ruhumda açılan yara O nasıl iyileşecek? Sızım sızım sızlar görmez misin? Benden sana ne kaldı? Solmuş bir resim, belki de kırık hatıralar Ölüm bile üşüdü bu soğukta ben nasıl üşümeyeyim? Küçücük bir odadayım Ve tek başıma yapayalnız Artık bir evim de yok Tüm varlığım bu içine sığındığım dört duvar Sevdiklerim yok, sarılıp öpmelerim yok Onların kahkahaları yok Onların didişmeleri bile yok Özlüyorum Hiçbir eğlencem yok Ve yavaş yavaş, yalnız bir şekilde ölüyorum Karanlıktı gece, hem de ayaz Keskin bir bıçak gibi kesiyordu bedenimi Adeta lime lime doğruyordu Sanki ölüm uykusundaydım şafağı göremeyecek Bu nasıl bir yaradır ki çaresi yok Çaresizliğin dibine vurmuş Azrail gibi ansızın gelip aldı Yıkıldı tüm umutlarım Ne varsa alıp götürdü senden Ne kadar kahredip isyan etsem de boşuna İşte ölüyorum, suskun sessiz bir çığlık atıyorum Sesimi duyan var mı? Sensizliğe bu can dayanır mı? Bu ömür sensiz nasıl geçer? Sensiz gökyüzünde yıldızımla bakarım sana Geride benden kalanlara Hep bana mı bu zamansız ayrılıklar? Kör kurşun niye gelip beni bulur? Hayaline sarılıp öptüm dudağından Ayaz yemiş gibi soğuktu, üşüdüm Sar kollarına ısıt beni, hani neredesin? Vedalar zordur bilirim En zoru da gidenlerin geri gelmediği Hani baharla gelecektin? Ne bahar geldi ne de sen Ve ben gidiyorum, sana veda bile etmeden… |