KALBİMİ SENDE BIRAKTIM GİDERKEN
Papatyam!
Ne okulumuz kalmış ne de gecekondudan evlerimiz Her taraf beton yığını olmuş Şentepe’nin Okul kapalı nerede öğrenciler, nerede gençliğimiz? Olsa da dilleri toz içinde yürüdüğümüz yolların Anlatsalar bir bir olup biteni, göçüp gidenleri Gelmeyecek, ya da yazılmamış bir mektup Beklersin gelecek diye, sızısı vurur tüm bedenine Ağaçlar yapraksız, boş salıncaklar gibi sallanır Sensiz her gün, her gece bir hüzün olur içimde Yıkılmış eski evin enkazı gibiyim Her şey var, bir sen yoksun. Vuran bir rüzgârla dağılır dört bir yana İçimde gelgitler, saçma sapan Sensiz gecelerin karanlığı Kalbimde keskin bir bıçak Aklımda sensiz düşler Nefesim kesilir, soluğum çıkmaz Dışarıda insanın içini titreten bir soğuk Buğulu camlar, dışarı bakan bir çift göz Cama vuran yağmur taneleri Arnavut kaldırımında bir koşturmaca Yağmurdan kaçan insanlarla dolu Artık eski sesler, baki kalan bu kubbede hoş bir seda gibi Kalbimi Ankara’da sen de bıraktım giderken Gitmeden kendime bir mezar kazdım İçine de bir demet papatya bıraktım Yokluğuna isyan ettim Hani papatyaların açtığı bahar gelecektin? Oysa pos pembe hayallerimiz vardı Yarına, sana bana dair birlikte olduğumuz Var mıdır bir sonsuzluk? Hayallerimi karanlığa gömdüm İçimdeki sana dair umutlarım da bitti Son öpüşüm, veda busesiymiş bilemedim Yıllar geçmiş ama hala dün gibi aklımdasın Hatta kokun sinmiş tenime, özlemime Kulağımda bir uğultu Sanki damarlarımdan kanım çekilmekte Oysa yolun sonu göründü Geldi şimdi gitme vakti hayattan İçimde bir kara kış sanki beni çağırıyor çok uzaklardan Bir gün göçüp gitsem de dünyandan Sen unutma beni Papatyam! Ben kalbime gömdüm sana dair ne varsa Dışarıda yağmur, kar tipi geceydi Sana güneş ışık olmak isterdim Yokluk, acı, düş kırıklığı, kirletilmiş bedenler Olmuş gözlerime uyku haram Çöl ortasında susuz, dudaklarım kurumuş çatlak Gel de bir buse kondur Papatyam! Kondur da aşkına olan susuzluğum geçsin Dilimde adın, Papatyam der de başka bir şey demez Gözlerimde sen, yalnız sen Gülüşlerinde ölü bedenime can veren Kahverengi gözlerinin ışıltıları Kara bulutlar içinde geceyi aydınlatan bir ay ışığı Zifiri karanlık bir gece, ne ay var ne de yıldız Nefesim nefes, hasretin ilmek ilmek örülmekte Arnavut kaldırımlı çıkmaz bir sokak Yolunu şaşıran bir kuş misali Bir mavi sabah, bir mavi deniz Bir mavi gökyüzü ve bir çift göz Ilık ılık içime dolar, seni bırakıp giderken… |