ANKARA SOKAKLARINDA
Papatyam!
Ben seni çok sevdim, hem de çok Sevdikçe de yandım kor olup küle döndüm Sevdalar da bazen ayrılıklar olur Geride kalanı ya da gideni yakıp yıkar Ben şu an yıkıldım, içim ise yangın yeri Söylesene, ben bir elimde kalem Bir elimde dert ortağım olan bu deftere Yaşadıklarımı ve seni, niye anlatıp yazıyorum? Bugün yine içime bir karanlık çöktü Akşam yine sensiz sabahlayacağım Şafağı görecek miyim, bilmiyorum Şimdiden soğuk iliklerime kadar işledi, yine üşüdüm Sırtımı yalnızlığıma dayadım Keşke şimdi yanımda sen olsaydın Sen olsaydın da sırtımı sana dayasaydım Ne yorgunluğum kalırdı ne de üşümüşlüğüm Farzet ki yine sen karşımdasın Ve elini tutmama ramak kalmış Yüzümde çocuksu bir gülümseme ile sana sırnaşıyorum Ve sen de bana elini uzatıyorsun Ama biliyorum ki ellerimiz kavuşmuyor Gitmek, cesaret mi ister, yoksa çaresizlik midir gitmek? Ben buralara çaresizlikten geldim ama şimdi korkuyorum Korkum ölümden değil sana kavuşamamaktan Bazen sana kavuşamayacağımı düşünüyorum ve içime bir acı çöküyor Araflarda, girdaplarda boğuluyorum Soğuk soğuk terliyor, titriyorum Ne olur, duy sesimi! Sesim çıktığınca bağırıyorum Dağlara çarpan sesim tekrar bana geliyor Ve bir tokat gibi yüzüme çarpıyor Yine de şuursuzca haykırıyorum sesim kesilene kadar Ama senden yine bir cevap yok Her uyku bir anlamda ölüm ise Her uykudan uyanışta bir doğuş Yeni güne merhaba demektir Yine bir karamsar geceden sonra güneş doğdu Gün doğumuyla birlikte yeni güne ben de merhaba, dedim Bir gün Ankara sokaklarında Seninle uzun bir aradan sonra Yan yana gezerken eline dokundum Dokunduğumda bir soğukluk hissettim ve gözlerine bakarak Ellerin ne kadar da soğuk, dedim Sen de düşünmeden ve tereddüt etmeden O öpülesi ellerini bana uzattın Önce utanıp elimi çeksem de sonra sımsıkıya tuttum Soğuk, dediğim ellerini tutmamla birlikte içim de ısınmıştı Hâlbuki ellerin soğuktu Sen de başını öne eğdin Sonra da sevgi ve tebessüm dolu bir bakış baktın Gözlerindeki ışıltıyı, sıcaklığı Sevgi dolu o bakışları hâlâ içimde hisseder, saklarım Bir süre sessizce yürüdükten sonra tereddüt ederek Özledin değil mi, diye sordun Özlemiştim tabi, nasıl özlemem? Aslında sana sarılmamak için de kendimi zor tutuyordum Ve dudaklarım da titriyordu, cesaretim de yoktu Sonuçta; ne gibi, diye Aptalca soruna soruyla karşılık verdim Ama sen yine de sormaya devam ettin Sen de bir sıkıntı var, anlat istersen, diye Sustum, sonra da Neden sordun, sıkıntılı bir halim mi var, diye Aptallık yapmaya da devam ettim Anlayacağın, seni seviyorum Bile diyemediğim bir insanın elini tutup Sıcaklığını hissediyordum ama susuyordum Belki de sana açılmam ve aşkımı ikrar etmem için Bulunmaz bir fırsat elime geçmişti Belki sen de bunu istiyordun ama ben yapamadım Sen de daha fazla ısrarcı olmadın ve elimi bıraktın Hadi bakalım, yolumuz daha uzun Dedikten sonra da bana döndün Ve titrek bir ses tonuyla Dönelim mi, diye sordun Bilmem, deyince o buğulu gözlerinle beni süzdün Her zamanki gibi gözlerimi senden kaçırdım Çünkü gözlerinin içine bakamıyordum Her baktığımda gözlerinde kendimi hapsolmuş buluyor Ve sana yakalanıyordum Her seferinde de sanki suç işlemiş bir insan gibi de Kendimi mahcup hissediyordum Oysa bakarken gözlerinin içi gülüyordu Belki de kalbimi kırmamak için Masumane bir şekilde yalan söylüyordun Boynunu bükmüştün, gözlerinden de yaş süzüldü Al yanaklarına Başka, dedikten sonra da sustun İçinde başka birisi mi vardı? O başkası ben miydim? Ne olur yalvarırım söyle, diye de soramadım Korktum çünkü Bunları okuyunca, gülerek Sahi mi, dediğini görebiliyorum Belki de bilmem, anlamadım, dersin Dönelim, desen de seninle bir süre El ele Ankara sokaklarında dolaştık Belki de ben böyle istiyordum Çünkü seninle çok mutluydum, hem de çok Bir süre sonra bana dönerek Yoruldum, dedin Önümüzde, ağaçların altında bir bank vardı İstersen şuraya oturalım, hem de dinlenirsin, dedim Olur, dedin Oturduk, bir süre sessizlik oldu Oturduğum yerden sana sokularak Bir şey söyleyeyim mi, dedim Sen bilirsin, dedin Hani bir film sahnesindeki gibi Adam sevdiğini görünce ellerini açıp sevdiğine koşar Ve hasretle sarılır ya Ben de seni görünce sana doğru koşmasam da Sevinçten ellerimi yüzüme götürdüm Yanlış anlama, utanmadım Sadece uykuda olmadığımı Hayal görmediğimi anlamak için gözlerimi ovuşturuyordum Ama sen gerçektin ve karşımda duruyordun Sevinç içerisinde Çok şükür, evet çok şükür, sonunda geldi, dedim Kaşlarını çatarak meraklı gözlerle baktın Anlamadım, dedin Seni gördüğümde hissettiklerimi anlatmak istedim, dedim Ya! Öyle mi, diye sordun Evet, dedim Sonra da seni ilk defa görüyor Ve tetkik ediyormuş gibi süzdüm Yüzümde ise bir mutluluk gülüşü yayılıyordu Mutluluktan parlayan gözlerimi indirdim Ama tekrar tekrar sana bakıyordum Ne de olsa karşımda beni benden alan kahverengi gözler Göz kapaklarına ayrı bir güzellik veren kirpikler Kalın kalem kaşlar, koyu kumral saçlar Hep öpmek istediğim inci tanesi dişlerini kapatan Ve aşk ateşiyle yanan biraz dolgun al dudaklar Yanaklarında açan gamzeler Geniş alınlı ve oval çeneni yüzündeki Masumlukla birleştiren bir ifade Gözlerimin önünden hiç gitmemişti Ben seni yıllardır tanıyordum, sen de beni Ara sıra okuldaki gibi sana kaçamak bakışlar atıyordum Aslında seni böyle dikizlemekten dolayı Kendimi hep suçlu hissediyordum Ama ne yapayım? Gözlerimi senden alamıyordum Evet, baktığımı anlamandan Ya da rahatsız olmandan çekiniyordum İnanır mısın? Gözlerinden ayak bileklerine kadar dikkat ediyordum Yine başka bir yerde buluşuyoruz, seninle Yanına geldiğimde sana sarılmamak için Kendimi zor tutuyordum Sen de başını çevirerek etrafa bakındın, sonra da Sessiz bir yerde oturalım, dedin Şaşkın bir şekilde sana bakıyordum Niye şaşırdın, korkma sadece konuşacağız, dedin Senden niye korkacaktım ki? Bilakis varlığında mutlu olmuş ayaklarım yerden kesilmişti Ama bunu sen bilmiyordun Ayrıca bana bunları söylemene de gerek yoktu Sonra da devam ettin Nereden bileceksin, daha yeni tanışıyoruz Belki de seni yerim, dedikten sonra tebessüm ettin Gözlerinin içi parlıyor Dudaklarının arasından inci gibi dişlerin gözüküyordu Sonra da ihtiyatlı olmak lazım, hem benim tecrübem yok, dedin ama anlamadım Ortalıkta benim anlamadığım garip bir hal vardı Çünkü benden daha çok sen konuşuyordun Belki de ben öyle istiyordum Konuştukça düşüncelerimizin Ne kadar da benzediğini gördük Seni konuşurken izlemek Bana garip bir haz veriyordu Kısaca mutluydum Ayrıca sen konuştukça Belli etmeden için için seviniyordum Hâlbuki bunu dışa vurmam lazımdı Fakat sever gibi olmak istemiyordum Bir yandan da seni kaybetmeye Senden uzaklaşmaya tahammül edemeyeceğimi biliyordum Sözlerime güvenme, dedin Şaşırmıştım Niye? Yalan mı söylüyorsun, diye sordum Yok, beni yanlış anlama, dedin şaşkınlığımın karşısında Kahverengi gözlerin ile dudaklarının kenarında bir tebessüm Ve yüzünde oluşan bir merakla bana bakıyordun Tekrar yüzüne baktığım zaman kalın kaşlarını çattın Yanlış anlama, şeklinde elinle işaret ediyordun Bu arada bir kaç yağmur damlası yüzüne düştü Elini götürüp sildin, sonra da hava bozdu Baksana bulutlara sanki sağanak geliyor, dedin Olsun, seninle ıslanmak bana güzel, dedim Gülerek, hasta oluruz ama dedin Hasta olmadığımı nereden biliyorsun? Belki de hastayım, dediğimde Ciddi misin, dedikten sonra elinle anlıma dokundun Sonra da hâlbuki ateşin de yok, dedin Evet, ateşim yoktu ama bir bilsen Aşkından içim fokur fokur kaynıyor, yanıyordum Hayatım boyunca hep seni aramış, seni beklemiştim Hâlbuki şimdi her şey değişmişti Ve sen, şimdi dokunabileceğim kadar yakındın Hayatımdaki gibi ruhumda da Seni daha çok yaşadığımı hissediyordum Çünkü her günüm, her saatim, her saniyem Hatta uyuduğum zamanlar bile seninle dopdoluydu Ankara’ya her geldiğimde Süratli adımlarla okulun yolunu tutuyordum Bitkin bir halde olsam da Yoluma devam ediyordum Gözlerimde hep senin hayalin vardı Sanki her yerde seni arıyordum Fakat bunları sen bilmiyorsun Bu arada dalmışım Kendi kendime bir şeyler mırıldanıyorum Ama sana dair hayaller kurduğumu Güzel sözlerle hitap ettiğimi bilesin Sen ise halime bakıp kahkahalar atıyorsun Ne de olsa şimdi gönlün rahat Gülüşünle kendime gelip yüzüne bakıyorum Bir süre devam eden bakışlardan sonra tekrar güldün Bu gülüşle içimi tatlı bir hal aldı Ben, sana dair içimdeki şüphelerden dolayı huzursuzum Şüphe; beni sevmemen Bu hususta haklı olmak istemiyorum Sen de beni sev istiyorum Elimde olmadan, evet, var, senin yüzünden hastayım Sözleri dudaklarımdan döküldü Bir an duraksadın Sonra garip garip yüzüme baktın Sonra da ne demek istiyorsun, diye sordun Yüzüne baktım, gözlerinde bir ışıltı vardı Benden bir cevap bekliyordun Seni, dedim ve sustum Şaşırmıştın ama ne demek istediğimi de anlamıştın Anlamaz gibi yaparak Nasıl, beni, öyle mi, diye peş peşe sordun Sorarken de muzipçe gülüyordun Artık kaçış yolum kalmamıştı Zorda olsa dudaklarımdan Evet, seni seviyorum, sözleri döküldü Gözlerinin içi parlıyordu, meraklı bir şekilde Bu iş nasıl olacak, diye sordun Bu sorunun cevabı ben de yoktu Çünkü sonunu hiç düşünmemiştim Sadece seni hesapsız kitapsız sevmiştim Ama seni şimdi daha iyi anlıyorum Çünkü hepimizde bir gelecek kaygısı Çevre baskısı, insanlar ne diyecek korkusu vardı Bazı şeylerde, özellikle de aşk ve sevme konusunda Kız erkek fark etmez herkes bu sıkıntıları yaşıyordu Gecekondu da imkânsızlıklar içinde büyümek Hayata tutunmak kolay değildi İş güç sahibi olmak lazımdı Belki de gelecek için bunları şimdiden konuşmak erkendi En azından benim için erkendi Bu yüzden etrafımdan daha çok kaçtım Daha çok saklandım, belki senden de kaçtım Birden hafif bir kahkaha attın Gayet serbest kendimden emin bir halde Nasılsın, diye sordun Sorunla, kendime geldim, sonra da Ben ne saçmalıyorum, dedim Bilmem, saçmalayan sensin Diyerek bacaklarını üst üste atmış Kahkaha atarak gülmeye devam ediyordun Bu arada mavi eteğin Diz kapaklarına kadar açılmıştı Yüzüme baktın ve ayağını indirdin Elinle çekerek eteğini diz kapaklarının üstüne getirmeye Bacaklarını kapatmaya çalışıyordun Belli ki utanmıştın Ama ben sana belli etmesem de Bu durumdan cinsellik dolu bir haz almıştım Konuşmaya devam ettik Bacakların vücut diliyle konuşmana bağlı olarak İstem dışı arada bir açılıyordu Rahatsız olmaman için gözlerimi Gözlerinden ayırmıyordum Sen ise gözlerini kaçıran Bazen yere diken bir utangaçlık ifadesinde olsan da Gözlerinle gizlice beni süzdüğünü hissediyor Ben de arsızlık yapmış gibi utanıyordum Başını birden bire bana çevirerek Neden bu kadar dikkatli bakıyorsun, diye sordun Suç işlemiş gibi utandım Ve başımı öne eğdim ve sustum Beni böyle suspus görünce bir kahkaha daha attın Ben ise şaşırtmıştım Ne oldu, utandın mı, diye sordun Yok, dedim kekeleyerek Derin bir oh çektin ve sonra bana dönerek Hadi gidelim o zaman, dedin ve ayağa kalktın Elini ise bana uzatmıştın Çekinerek uzattım elimi sana Sen ise gayet rahat bir şekilde Sanki yıllardır ellerimim tutuyor gibiydin Kalktım ve Ankara sokaklarında el ele yürümeye başladık Hayal de olsa… |