GENCO ERKAL (2)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın “1960’lı yılların başında Kurtuluş Savaşı Destanı yayımlandı. Benim ilk okuduğum Nâzım şiiri budur. ‘Onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar’ diye başlayan şiir beni çarptı. Allak bullak oldum. Resmen titriyorum. Arkadaşlarla eve kapanıp yüksek sesle okuyoruz. ‘Kapansın, el kapıları, bir daha açılmasın. Yok edin insanın insana kulluğunu...’”
Adını ilk lisedeyken duyduğu Nâzım Hikmet’in şiiriyle tanışmasını böyle anlatıyor Genco Erkal. Sosyal medya, telefon mesajları, dost sohbetleri Genco Erkal’la dolu. Ne güzel. Onun dik duruşunu, rüzgâra karşı yürüyüşünü, memlekete dair mücadelesini anlatıyoruz. Ne güzel. Birlikte fotoğraflarımızı yayımlıyor, ona ne kadar yakın olduğumuzu gösteriyor, hüzünlü cümleler kuruyoruz. Ne güzel. Hepsi güzel de... Peki, Genco Erkal’ın ölümüyle neden “Bir devir kapandı” diyoruz? Acaba, aydın sorumluluğunu omzunda taşıyan sanatçıların bu topraklarda azalmasından mı? Öyle ya, hep aynı bir avuç insanı görüyoruz. Zor değil, lütfen açın bakın, Genco Erkal’ın sosyal medya hesabına. Tek adam ülkeyi karabasana çevirir, Genco Erkal ses çıkarır. İnsanlar hukuksuzca hapse atılır, Genco Erkal ses çıkarır. Tarikatlar ülkeyi teslim alır, Genco Erkal ses çıkarır. Yapılan zamlar insanları boğar, Genco Erkal ses çıkarır. Üniversite öğrencileri barınamaz, Genco Erkal ses çıkarır. Yahu doktorlara şiddet uygulanır, yine Genco Erkal ses çıkarır. Sahi, Genco Erkal ve bir avuç sanatçı dostu neden bu kadar yalnız? Sahi, “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla hapsi istenirken adliye koridorlarında Genco Erkal’ın yanında kaç sanatçı vardı? Sahi, milyonlarca takipçisi olan oyuncular, müzisyenler, yazarlar neden o öykündüklerini iddia ettikleri Genco Erkal’a memleket meselelerinde omuz vermedi?“ (Sayın Yazar Barış Pehlivan’ın 02 Ağustos Cuma günü Cumhuriyet Gazetesi’nde GENCO ERKAL’I NEDEN YALNIZ BIRAKTINIZ? adlı köşe yazısının başından aynen alınmıştır. Yazının tamamını okumanızı öneririm.)
Ey ölümsüz insan!
kimsenin yitip-bitip gittiği yok bu dünyadan, giden yalnızca beden! Ama sen sadece bir bedensen konulan toprağa, çürüyerek yok olmaya değen; Kurt, parazit ve böceklere afiyet ola! Fikirse, bir yaratıcı sanatçıysa ama; Bir sondan bir yeniye, bir doğrudan yeni bir ileriye doğru koşan bu güzel insan, Genco Erkal’sa... Bizi terkeden sadece beden! Nasıl özdeşip Nazım’la bu dev, bu devi yaşamı boyunca yalnız bırakmadıysa, bizlerin görevi; “O çoban olabilir ama,(*) İlkesini anlamaya çalışarak, onu yalnız bırakmamak! (*) Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayip Erdoğan’ın 14 Kasım 2016’da söylediği “Çobanlık felsefesini anlamayan, insan yönetemez. Ben de bir çobanım!” sözüne yanıt olarak verdiği; „Kendisi çobanlığı gururla kabul edip savunduğuna göre burada hakaret söz konusu olamaz. O çobanlığı tercih edebilir ama ben sürüden biri olmayı kabul etmiyorum. Çağdaş bir toplum özgür bireylerden oluşur, halk koyun sürüsü olamaz!“ Yazılı Duruşma Savunması‘ndan aynen alıntıdır. |