Haberin Var mı?
Haberin var mı?
Orda bir toy kurmuşlardı, burda bir şehir yandı. Bütün zamanları topladım, böldüm, cıkarttım Çarptılar yüzüme gerçekleri. Gerçekten çok uzunca bir zamandı. Eğlenceye doymuş firavun fareleri, Gözleri aç bakan toklar için Geniş, nezih ve harikulade mekandı. Sandım ki ilk uyandığımda tırnaklarımı söktüler. Örselendikçe bağrımdaki sancı Taze yaramın üstüne birde tuz döktüler. Bir ara ayılmış olmalıyım sene ondört mü ne? Leş kargaları gibi çökmüşler üstüne... Haberin var mı? Bir İrfan amca vardı Saadet teyze ölmüştü. Bana torunum derdi, tüm içini dökmüştü. O anlattı ben ağladım kaybettiklerimize Ona sabretmek bana kahretmek düştü. Sallanan sandalyesini verdiler eskiciye Hatıra diye bir kalem bıraktı bilmem ki niye? Cok sonraları yaz dedim oğlum başka ne işe yararsın? Bırak eşin dostun konuşsun, seni deli sansın. Ben bile dedim kendime sen nasıl insansın? Er dediğin bırakır mı mevziyi yaban ele? Savaşsaydın, ölseydin, bırak öldüren utansın. Haberin var mı? Kaç gece babamdan korkup uyumadığımdan Kaybetmek denen lokmayı yutamadıgımdan. Yaşamak mev’izesini beceremeyip Yorgun argın senden saklandığımdan Yutkunmak istiyorum ağlamak olmadan. İrfan amcayı Saadet teyzeyi ve seni Hatırlamak istiyorum Bir kere olsun hatırlamak ve yaşamak. Gerçek dünyada rüya yalanı olmadan... |