Temmuz
Su ve kimya nefes nefese koşuyorlar
Yanıyor bir şehrin kalbi Bağır bağır bağırıyor şair Pencereler karanlık İsten bir kalp çizilmiş duvara Isınan can ağrısı yükselirmiş göğe Bir basamakta titriyor gölgem Hasret’in türküsü Behçet’in ellerinde eriyor Çimen ezgisi gözyaşı deresine karışmış Sen buna Temmuz de Ben Yandık,kül olduk diyeyim Günlerin ardı Teşrini zaman evveline denk geliyordu Sanki bir mobilya ustasının milimetre hesabıyla yapılmış O balondan yatağa yatırdılar beni Düşlerimde kan kusan insanları gördüm Bir de Anne sızısını Bir de Minik elleri ile yürümeye çalışan o güleç yüzlü çocukları Yetimi kaldı uzunca hayatın umut tutan sineleri Aramızda duvar vardı sadece Ve sadece Direnç saatinde yarını konuşurduk Yarın güne yenildi Öldü Hüseyin Resul oğlu İsmet gitti hoşça kal demeden Tehir edilmiş öykünün adını Takvim yaprağına not düştü şair Sen buna Temmuz de Ben Öldüler,gül oldular diyeyim Kırk kez yıkamış beni Kürdün gelini Emoş babaannem Ve kucağında demlemiş Harput soğunu O iklimin paydaşı olmaktı yaşamak Nabzım antik bir saat kulesinin çanı gibi Kimi zaman sabahlıyorum Ruhum yenik bir gece kuşu Akrebin zehrine inat Sarışın bir voltanın sonunda Kehribar taş oluyor harfler Yazıyorum Karalıyorum Cıvanın hükmü yeniyor termometreyi Buzul bir kalıt kalıyor geriye Sen buna Temmuz de Ben Ayrık,güleç bir cümle diyeyim... |
Anılarına çok saygılar olsun.
Bu müstesna şiir için teşekkürler, saygılar, Şair.