NAZIM (5)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Günün birinde, elinize “Nazım’ın eliyle çizdiği kendi portresi” geçerse ne yaparsınız? Bunu düşünmek bile benim için düş iken; Ben Balaban’dan emanet aldığım bu resmi 1 gün-bir gece evimde konakladım ve onun ağzından da şu anıyı gerçekten duydum;
“Bursa Cezaevi’nin berber dükkanında saç kesiyordum. Usta’m geldi, koltuğa oturdu. Ben keserken ve onunla sohpet ederken, aniden ayağa kalktı ve geriye dönüp duvarda asılı duran benim suluboya bir resmime baktı. Demek ki aynadan görmüştü; “Bu resim kimin?” Benim.” Hiçbirşey söylemeden sırtını bana dönüp gitti. Usta’yı kızdırdığımı sandım ve utandım. Kısa bir süre sonra kucağında boyaları, fırçaları,tuvalleri ve resim kağıtlarıyla geldi ve hepsini bana verirken son sözü; “Bak Balaban! Ben artık resim yapmayacağım, sende sakın şiir yazmaya çalışma!” oldu."
Kiraz Ağacı’m,
sen Nazım’ı tanırsın, tabiki mısralarımdan, bense Bursa’dan. Bu dev adamla farkında olmadan 10 yıl arayla yan-yana yatmışız, soluyup aynı havayı aynı göğe bakmışız. O cezaevine tıkılı, ben Bursa Erkek Lisesi’nde yatılı. -kuş bakışı- Bilmeden birde tanıdım onun çırağını ilk resim sergisinde; Bursa Oda Tiyatrosu koridorunda İbrahim Balaban’ı. 10 yıl sonrada İstanbul Ortaköy’de, ressamın kendi evinde ustanın kendi eliyle çizdiği kendi resmini kucakladım... Unutulmaz bir anım! Bunları sana niyemi yazdım Kiraz Ağacı’m; Bugün Saudi Arap çöllerine bilem kar yağdı bak, günlertden ise 15 Şubat, nedendir bilmem; „Hava sıcakmı sıcak, Diyen şairin 108.inci doğum günü Ve sen şenlendirmek için bu düğünü; ilkbahar bile gelmeden kış ortasında tomurcuklanmışsın, böylece ustamı kutlamışsın! Ne kadar duygulandım bir bilsen Kiraz Ağacı’m? Varsın tomurcukların ayaza yakalansın, dallarında bu yaz olmasın kiraz, o zümrüt yeşili billur yaprakların meyvasız-çiçeksiz kalsın, Usta’mın 1949 yılında yazdığı "NİNNİ" şiirini ansın; "Ruhum, (*) KİRAZ AĞACI (13) şiiri. Yana yatık/italik dizeler Büyük Türk Şairi Nazım Hikmet Ran’a aittir |