HASB-İ HAL
Sana yakınlaşınca, yüreyim pırıl-pırıl
Senden uzaklaşınca içime hazan düşer Özlemin de bir başka, çekerken harıl-harıl Kipriklerim sulanar, gönlüme hicran düşer Dadanlar mest olurlar o şehrah iklimini, Dadmayanlar talihsiz, bilmez senin gibini Ne zaman ki insanlık unutsa çehlimini, Senden yoksun olunca ortalığa kan düşer Seninle gördü alem asr-i saadet çağı Yine zevküne muhtaç insanlığın dimağı Bir zamanlar nurunla şereflendi Nur dağı İndi Kaf dağlarına çiskinli duman düşer Kuşatmış her tarafı bir cehalet sarmalı Yaraşmaz ümmetine, bu gidişat durmalı Bu hala salanlara hesabını sormalı Üç asırdan çok oldu ümmetin viran düşer İşitmedik sözünü, sünnetine uymadık, Kuran, okuyun dedi, ilme mehel koymadık, Unutduk ulviyeti ve dünyadan doymadık Seni unutan ümmet dünyada bican düşer Terk edemem yolunu bu da son sözüm olsun! Sonu selamət ise, zorluğa dözüm olsun Bırak dünya onların, ahiret bizim olsun! Mazlumlar cefa çeker, zalima dövran düşer Lutfeyle varlığıma payenden gram gram Huzurun sarsın beni yayılsın aram aram Senin olduğun her yer gül kokar buram buram Sen olmayan her şeye bir buruk hüsran düşer |