MAVİ GÖKKUŞAĞIM
Bir insan aldığı nefeste nasıl oluyor da
Hafiften bir sızı ile bir anda KAYBOLUYOR Çözemiyorum hissi doruk,bir yan buruk. Kalp makamında gecenin siyah ipliği, Sen diye sabaha düğüm atılırken. Avuçlarımda ölen kuşların cenazesi ağır. Bir mutluluk uyanışı geç kalmış. Fakat sebepsizce tınısı dahi yok. Ağaç gibi dik duruş AĞIRLAŞIYOR gün be gün. MAVİ GÖKKUŞAĞININ hikayesi. Senli doyumsuz çocuk düşleri. Şiirler de usulca saklı ismi. Hani giderken sırtından vurduğun çocukluğum Herşeye rağmen sen diye kana kana öksürüyor. Şimdi büyük bir sevdanın öyküsünün derin sisi, Dağ eteklerinde siliyor hüznün tüm izlerini. Kıyılarda çığlıkları MELODİYE dönen kumların. Göğün arasında sıkışıp kalan iki kalbin sesiyle. Bir atom düşüyor çöle dönen yer yüzünde. Bir değişim başkalaşım mucizevi bir an. İki şehir arası oluşan MAVİ GÖKKUŞAĞI Gözler böylesi rengi görmenin sevincini, Kalplerin büyük bir tanıklığa titreyişiyle, Şahit oluyor her acıya hasretle kopmayan, Yedi mevsimlik iki şehir arası büyük sevdaya. Gecede biriken güller gülüşünde nede güzel. Sevişen hasret sancıları artık çok telaşlı. Saç köklerime büyük bir ordu işgal etmiş. Kozasında uyuyan kelebeği üflesem uyanır mı. Uyansa Yaradan sonrası DERMAN kanatlarında Farzet ki sözlerimin arasındadır, Sana bakan GÖZLERİM Göremediğim gözlerine burdan bakmak ne acı. Farzet ki çalan şu şarkıdadır, Tutmadığın ellerim. Şarkıyı dinlerken SAÇLARINDA dolaştım hep. Farzet ki her okuduğun şiir, Belki bir daha yazılmayacak şiirin sonudur. Onun için SON gelmeden sen bana gelsen ya... Erhan Çuhadar Sabır Gemisinin Kaptanı |
Yarınlara nice güzel eserler bırakmanız dileğiyle; kaleminize yüreğinize sağlık