Sönmeyen Magma
Bir cuma gecesi gezinir yükü ağır
İstanbul semalarında esmer yağmur bulutu Sevdaya dair en hoş lütuftu ki Yalnızlığın en halsiz hali bu Sek bir hal ıssızlığı ben oldum Buhranlar çılgınca devirdim ben Şimdi yoğun kıvamlı bir denizken Sevmiştim gerçek sandığım dünyayı Nasıl oldu da katıldı aşıma Kıvamı ızdırap peşi sıra durdu vurdu En yakınımdaki kor eşiğimden süzülüp Zihnimde ateşler sefa buldu Bana değil köz olana denk nefesimde durdu Bilinç altı haykırışlar feryatlandı Issızlığımda kokunun sindiği yastığa Bir isim koydum sönmeyen magma Kafamı her defasında kaldırdığımda Tekrar tekrar mimledi ateşler yeniden Şehrin üstündeki siyah perdeyi Bir fırtına yuttu sisler sardı etrafı İstanbul’u sisin ardında arta kalan Evvelbahar kar kalıntıları sardı Anlamadım baharın izleri Nasıl bir çırpıda söndü Dudaklarımı içten içe kor sardı Tüm şehir yanarken hani Sahici kollarında olma hayaliyle Ben bulutları geçtim sonsuzlukta Susuzlukta bulurken kendimi Özgürlüğümün tek aşkı papatyalarımı Dondurulmuş umutlara adadım Renklerimin sarısı mavisi saklı öpüşlerinde Ağaçlarımın dökülen yaprakları Dokunuşlarının kırmızı berrak sularında Bir şarkı oldu sazları ve gözlerinle sen olan Beklerim seni göğün tüm renkleriyle Güneşim olsun tenin sabahı Bakışlarınla betimleşsin eşsiz ezgiler Şiddetli rüzgar değil denizin çağrıları İncecik meltem gibi okşasın saçların Aşkına hasret DUDAKLARIMI Beni benden de geçiren tüm ahengi ile Çölümden varayım denizinde ki bulutun olayım Yağmur olayım serince tüm vücudunda Damla damla tek gezinen Kaçıncı sayfa bu hangi yılın asrı Seni sevmenin bu kaçıncı gece yarısı? Sabah vakti mi gecenin dem kokusu mu Tenin öyle derin öyle sarmaş dolaş ki ruhumda Sanki ağustos kavurucu sıcağında Soğuk kış akşamlarının ayazı sardı geceyi Düşlemimde beliren hasret buğusu sevdası Bu gece gerçekleşti senden ve Senden de öteledi senli tüm gerçekliği Sen tüm vücudumda tek hücrem Kalp titrettiren izleriyle hükümsürdüren Senden sonra kendine kayıp bir ülkeyim Hadi titrek sesimle gözlerinde Asırlara günlere düşsüz sar beni Hadi gözüme toz kaçtı Gelsen sevgili sonra usulca sokulsan Soluksuz üflesen gözlerime Bir buseyle de hadi Açık kalan şu geceyi kapatsan ya artık... Erhan Çuhadar Sabır Gemisinin Kaptanı |
Seni sevmenin bu kaçıncı gece yarısı?
Bu sözler, gelgitler ve yüreğin dehlizlerinde yok oluşlar...
Saati ayrılığa kurmuslar sehrinin divanesi, sevdiğinin aşk coğrafyasının dilencisi olmak uğruna yakarışlar,
İstanbul gibi sevmek İstanbulu sevmek ve nice sultanların hayali olan için delirmek..
Ah kördüğümlerimiz, ah dinmeyen yaralarımız kabuk bağlamadı bağlamayacak, içimizdeki masum çocuğu o kadar ağlattılar ki, gözyaşı bitti artık ağlamayacak.
Kıymetli Erhan abim;
Yüreğin dert görmesin.
Gecenin dua vaktine gelsin bu duam.
Allah neyde eksin ve noksan varsa onu hazinesinden tamamlasın.
Selam ve saygılarımla
Hayırlı geceler.