Saklambaç
Dilimin kenarları nasırla karışık pas tutmuş
Göğüs kafesimde sanki çakılı mıh gıcırdar. Yürek duvarım ötesi çöktü çökecek gibi. Karanlık düştü güneşe karanlık neyin nesi. Kuşlar uçmuyor mevsim yön değiştirdi. Kalp hanesi tarumar aşk dersen sırra kadem. Bir masal mı öykü mü belirsizlik içindeyim. Yardıma muhtaç gibi kapıma bırakıyorlar, Vuslata dair dualar aminler. Aşkımın kıyameti şimdi yokluğunla sevişir. Az ötede gece örter acımasız yüzünü. Bir şey çöker içimdeki şehre aşk mı? Yoksa göğümün üstüne çökmüş makber mi. Daktilosu takılı kalmış aynı yalnızlık neden. Renkleri bozğuna uğramış gökkuşağı, Kıyısını sarmış yağmur bulutları. İzcinin dahi bulamadığı kayıp bir//GÖLGE Nasıl bir//SAKLAMBAÇ Herşeye kabulüm//KORKUYORUM Hadi çık ortaya ebe sensin. Her gece karanlığında //UĞRUNDA Mezar taşlarına yazılan ismini bile sildim. Uyuyan bir şehrin toprağında solan çiçek gibi, Gittikçe derinleşiyor acının sen//TARİFİ Çocukluktan beri avuçlarımda saklı kalan, Bir emanet nasılda küf tutmuş. Hangi asır ki yılların derin derin izleri var. Karanlığın tam ortasında siyahın elli tonu. Nasıl bir yükleniş siyah üstüne siyah. Bir söz gerek bu yıkımı yeni baştan var etmeye. Evet sEn kır dilindeki kilitten asmaları. Nefesine sesine can kurban olmuş//BİLİRSİN. Hadi söyle açayım mı gözlerimi. Söyle uğruna feda etmedim mi, Sevdanın kutsal tuzağında bedenimi... Erhan Çuhadar Sabır Gemisinin Kaptanı |