Tevâfuk...
Diyarımda tutunamayan bir laf
Keyfinde ağlayan yangınlarda yanıyor yâ hû Aşka kanatlanan düşler Serpilmiş külünde bir kaktüse Ve gül açmazken Bilinmez diyarlardır çünkü Aynı yönde burukluk aşinası Ve kaçarken öksüz kalır kalbim en çok Güneşin özleminde istikbâl Su unuturken kendini Milyonlarca kalp nehirleri Dolup taşar... Alın teriyle dökülmüş halılar Çırpsın kendini Bir siyah sevgiye gaip kalmak için Kalem suskun bir şiyara Alem vurgun yaldızlı sözlerine Bir imgesi kopunca sardelyaların Verem olur özümde vardelyaların Ve Tanrı kendini neye boyadı Ucu açık bir kemiğe mi? Saçı dağınık bir kaleme mi? Yoksa ruhu parlak bir alfabeye mi? Her dili öğretmek s’aklı iken Bir annenin çocuguna sûkutu öğretmesi gibi Anlamsız bir tutku icin Seni düşünmek hasrettir Velhasıl dudaklarımda Aklım aklında düş’erken mi? Alfabelerim dizilir sırata Askın ilk harfi A’danmışlık Kalbi katışıksız közlerine Bir bilmeceyle Gözlerim ağrıyor bekleyişlerle Bir leyleğe aşağıdan bakmak hüsranken Bir bülbüle şakırdamak yasakken aksam Gul acmazken Sana kıy(a)meti uçurumu andıran sevgileri ertelediğime Özür diliyorum... ...gezgin imgeler... |