BANDO MIZIKA BREMENBANDO MIZIKA BREMEN -aşkları dinlemek titreyen umarsızlıklarda, kuş bakışı- kaydı artık yaşam yaramazlığım en sert mevsiminde, bir ucundan bir ucuna yeryüzünün iki sokak arası, çukurova sıcağı yüzün akvaryum balığının kırklanması bir türkünün içindeki ayrılık söylerken ısınılan uğuldaması bir atımlık ömrünün, kelebeğin turunç kokulu zamanlarda siftahsız tohumlar düşerken toprağa çıplak, eli kolu kırık başağın, ‘’ sabanda harman’ın’’ dinlenen kumrusudur zülfikarda, passız eski bir tını’nın on dakika düşünülen, güven süzüşü, ikiz yetişen kırçıl sakal; denizli horozu gibi suyla kandırılmış rakı’sı çalınan zamanın oltadan kurtulamamış haremde bir aynalı sazanın tutunduğu gül dikeni yüreğinin kıyısındayken ay olur avukatı yıldızları görmek cezası hayli ağır basan ve sevmek akide şekerini, alnının tam ortası dar bir geçitte kesilen puslu pusu gibi kibrit suyuna banılmış, arap sabunu sıvasız briket yangını –sırçam- bacım gaz lambası -ışığında, silgim, kalemim- donmuş tabiat bilgisi derslerim ‘’adında bir ayırım yok’’ tek kişilik, dur durak bilmeyen gönlüm, sabahçı kahvesi, suare matine öyküsünü kesmez, ellere küsmüş usturası, şiir’e türkü’ye düğün dernek, davul zurna, bando mızıka, bremen eyyoo ses zerreciği deşilen yara, kalbim naapsın bremin….. yitirmiş çinko çatılı mahcup yağmalar ellerin talanlarını hızla geriye alınan kısa metraj film kareleri seyredilip biten, geçinip giden, yoklamada kırılan beli, iki lafın, bıyık altından gülümsemesi, kaşınan yorumun olmayan tarlasında, toprağın suyuna görülen reva tabuların gömüsü ‘’ hani gelmişse sarı sıcak ‘’ boş bir çuval ağzı gibi, ancak düş kurulan dibi delik dünyada teslim olduğu duyulan iki paralık yalnızcık ikimizde aynı kentteysek eğer ‘birimize yer yok’ bilirsin deli olmakta güzel… kenan can yoldaşlar |
tek kişilik, dur durak bilmeyen gönlüm,
sabahçı kahvesi,
suare matine
öyküsünü kesmez, ellere küsmüş usturası,
şiir’e türkü’ye düğün dernek,
davul zurna, bando mızıka, bremen
eyyoo
ses zerreciği deşilen yara,
kalbim naapsın bremin…..
yitirmiş çinko çatılı mahcup yağmalar
ellerin talanlarını
hızla geriye alınan kısa metraj film kareleri
seyredilip biten,
geçinip giden, yoklamada
kırılan beli,
iki lafın,
bıyık altından gülümsemesi,
kaşınan yorumun
olmayan tarlasında, toprağın suyuna görülen reva
tabuların gömüsü
‘’ hani gelmişse sarı sıcak ‘’
boş bir çuval ağzı gibi,
ancak düş kurulan dibi delik dünyada
teslim olduğu duyulan iki paralık yalnızcık
ikimizde aynı kentteysek eğer
‘birimize yer yok’
bilirsin deli olmakta güzel…
kenan bey
çok tebrik ederim sizi...