VAİZ
Çağlayarak akan duygular yıkar umarsızca bendini
Ağlayarak dökülür deryaya bulur medcezirde kendini Sıralanır alevler içinde yanan aşkın masasında ızdırap Kürsülerden seslenir vaiz aşkın acısını derinlerde duyarak. Korkulan olur bu defa hicranından kurur hüznün gülleri Dörtnala kosturan kanatlı atlar bir adım gidemez ileri Mevsimler degişir de degişmez gönlün gam ile kederi Rahlelerden seslenir vaiz kudret kalemini kırarak Uyanır ölüm uykusundan kara köprüleri yerinden oynatır Hilkatine akıl ermez kalem sıfatından dökülür satır Mecazi aşk ile deliren acize ancak acizler acır Mihrapdan seslenir vaiz saatini sehere kurarak Kimi aşıklar gecti yardan, kimi için yar son durak Kimi yitirdi aklını, kimi aklını secti kalbini unutarak Kıymetsiz taşları saran yosun kadar kıymetsize sarılarak Hutbeden seslenir vaiz nefsini dinlemeden kudurtarak Kırılır aşkın kalemi cahilce sever bazen insan Daimi mutluluk yagmuruna tutulacagını sanarak Elinden kalan son umududu da kaybederek susan Secdelere kapanır vaiz son isteğini O’ndan umarak |
Beş vakitte dinlemek kime nasip acep böyle vaizi
Yüze yansır gözlerden o derin mev'izenin hayy olan izi
Rabbim müstefid saysın cümlesini ve bizi
Meydanlardan haykırır vaiz giderken peşinde iz bırakarak.