dinle. bugün o şiirlerden değil.benim adım uzun zamandır hiç söğüt olmadı Martha dudağım yeşile çalmadı çakralarım kapalı. çenemden aşağısı uçurum çenemden aşağısı çorak. kendime bakıyorum baktığım yer uzak ve çelimsiz boynumdan aşağı düşmeyi sevdiriyor hayat bana hayat kelimesinin içinde bir mağara ben o mağarada karanlık olmayı biliyorum sadece affet beni varlığını geride bırakarak özlüyorum seni elimde değil canım bir şeyler karalamak istiyor aklıma geliyor bir güvercinin yüzü ben. o güvercinin bileğinde zarif bir ağrı oluyorum sen. o ağrıda bir gökyüzü buralar baharı benden saklıyor Martha gördüğüm şey bahar değil ben. ben değilim artık herkesleşmeden geliyorum oturduğum yer hep düşündüğüm yer duvardan içeri giriyor bir melek şaşırmadan yapamıyorum çiğdem çiçeği yeni yaprağını fısıldıyor kulağıma duyduklarım çayır çimen ve aşk yanağıma çizdiğim çam ağacının esintisini kapatıyor kulağımın içindeki ses incinmeden duramıyorum. aynaya en son ne zaman baktım bilmiyorum içimde çatırdayan şeyin adı zeytinin kalbi midir sen kalbim misin sen hiç bu kadar üzgün söğüt gördün mü fesleğen koktu mu nefesin balkonda unutulan rüzgar gibi oldun mu mesela yağmura en son ne zaman sevindin bilmiyorsun. dışarıya her baktığımda susamış hissediyorum kendimi sokağa acıkıyorum Martha kedi olmayı özlüyorum gözlerim. kuşları takip etmeyi özlüyor. bir ağaca nasıl dokunulur. gün gelecek unutacağım belki de her yer çıkmaz bir koridor ayaklarım yürümeyi vazgeçtiğinden beri her şeye sağırım bedenim hiçbir şey duymuyor artık şiirsel hiçbir şey yok elimde duvarlararası gidip geliyorum biraz anneyim biraz kadın en son ne zaman dokundun kalbime onu bile hatırlamıyorum şimdi o mağarayı unut o mağarayı. son karanlığına kadar unut dinle bugün. bizim mahallenin kuşları gibiyiz Martha biraz uçmayı unutuyoruz biraz her şeyi . |