Penceremde hüzün buğusuesmer güzden hüznü ödünç alan yağmur iri damlalar halinde düşer her bayram günü eşiğime asılır gözümün retinasına yosun tutan mazinin silik hayali… bilmiyorum şimdi hangi güvercinler su taşır sebilden toprak kaçan genzine hangi üzgün servi gölge olur solgun güle... …… özlem ateşinin yangını düşer her bayram günü yüreğime içimin kuytularını üşütür yokluğunun zemherisi dikkat et! üşütmesin akşam serinliği o narin bedenini!... …… ellerin düşer her bayram günü eşiğime uzanıp öpmek isterim öpemem ezilir sözcükler dilimde anılar sürüklenir belleğin karanlık dehlizine… içimi kanatır yalım hançeriyle keder zaman umutsuz bekleyişlere terk eder… şimdi melekler kadar masum bebekler kadar saf yüreğinle sen uyurken sesinin tozu kulağıma değiyor sanki: “uyurken gülümsetir bebekleri melekler” diye… gök/yüzü ağlarken toprak gülümser mi anne… Aslı Aydın |
tutup birde bunun üstüne
o kelimeler
hangi tozlu sandıkta gün yüzüne çıktı
yağmur çalarken gökteki rengi
bu yaprakta yere sundu
düşerken bir bir adımlarım
ellerimde kelepçe resmin
yağmurun denize düşüş anı gülümsemen
bir tomurcuk torağı hafif kaldırırya yerinden
saklında tutmuştur ya düşleri
ışığa ulaşmaktadır ya elleri
ben seni işte böyle sevdim pinhan
beyaz tenli siyah saçlı lepiskam