UMUDUN ADI KADIN (63)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın „FEMİNİZME SAPIKLIK DİYEN ÖĞRETMEN
Daha somut konuşayım. Size Nazlı’dan bahsedeyim... 2009 doğumlu. Henüz 15’inde bile değil. Adını dört sene önce hapiste duydum. Zira “Barış abi” diye seslenerek bana mektup yazmıştı. Ege’de bir sahil ilçesinde, Didim’de yaşıyor. Atatürkçü, CHP’li bir ailenin çocuğu. Her yıl biraz da büyümüş olarak imza günlerime gelir, kitaplarını imzalatır, fotoğraf çektirir. Dünya edebiyatı, felsefe, siyaset kitapları okur. Didim’de 24 Ocaklarda elinde Uğur Mumcu fotoğrafıyla yürüyen bir çocuktur Nazlı. Kısacası “başka”dır Nazlı... Geçen günlerde aradı beni. Hüznü sesinden belliydi. Okulda başından geçenleri anlatmaya başladı: “Türk dili ve edebiyatı dersinde öğretmenimiz bizden serbest konulu kompozisyon hazırlamamızı istedi. Ben de ‘feminizm’ üzerine yazdım ve çıkıp sözlü olarak anlatmaya başladım. Ama kadın öğretmenimiz bundan rahatsız olup yarıda kesip, ‘terbiyesizlik yaptığımı, solcu solcu konuştuğumu, yasaklı kelimeler kullandığımı (kürtaj ve LGBT)’, sınıfta siyaset yaptığımı söyleyip ödevimi kabul etmedi ve oturttu. Sonrasında bu durumu, sınıfları gezip öğretmenlere ve öğrencilere anlattı. Sadece insan, çocuk, hayvan ve toplumun azınlık kesiminin haklarından bahsettiğim ve şiddet karşıtı söylemlerde bulunduğum için bana ‘sapık’ etiketi yapıştırıldı.” Nazlı’nın sunumuna baktım. Feminizmin tarihinden ve neleri savunduğundan bahsediyordu. Üstelik yazdıkları da doğruydu. Gelgelelim, “şimdi sıra bizde”cilere göre Nazlı’nın anlattıkları sapıklıktı.“(Sayın Barış Terloğlu’nun Cumhuriyet Gazetesin’nde 11.01.2024 Perşembe günü yayınladığı KARTALLARISIRTINDA TAŞIYAN NAZLI adlı yazısının ortasından alınmıştır. Yazının tamamını okumanızı öneririm.)
Nazlı kardeşim;
Sana bu satırları yazmaya kendimle çok çekiştim,(*) ama Barış yazmasaydı senide benim gibi bilki çok az kişi tanıyacakdı. Bir buğu baharat olsam, -bir fiskem toz kırıntısı yada- omuz verip katılsam uğraşına ulaşmaya hecelerimle ben, bu doyum sonsuz bir şölen! Irak Toprakları’nda fakat peş-peşe şehitlerimiz ölüyor, içte büyüklerimiz kükrüyor; “Daha da bomba, daha da uçak, dahada silah, daha da Şehit...” diye, biri Filistin’i, diğeri Kürt Halkı’nı yoketmek derdinde.(?) Belanın en hayırlısı, içimin sızısı. Neyse; Nice hecelerle avundu-durdu bu yorulmaz kalem kadın-erkek eşitliği davasına, -erkek olduğu halde hem- ama seninde bildiğin gibi; “Rüyanı gerçekleştirmek için (*) değil mi? (*) Josephine Baker (1906-1975) Amerikalı dans, şarkı ve tiyatro sanatçısı; Yaşamı buyunca politik olarak „Kadın hakları ve Eşitliği“ üzerine uğraşlar vermiştir. 2.nci Dünya savaş’nda Hitler Faşizmi’ne karşı „Halk Direnişi“ne Fransa’da etkin olarak katılmıştır. Savaştan sonrada Amerika‘ daki ırkçı ve kadın düşmanı düşünceye karşı olan „Halk Etkinliği“ ni yaşamının sonuna dek desteklemiştir. |