gümüş etekli ateş böceğine kadar sığacaktım ki, sen’ olmadığın bu kalbe, şehrin dudaklarında gözüm, gözümden yağan kelebek kuşları, boncukları dökülmüş sözlerimin; kanımı ektiğim toprak gibi, yeşeren kırmızıda sevmişim seni.. ateş giyindiği tende, gümüş sesler ötüşür; şarkılar susar, şiirlerim sensiz kalır, kimsenin haberi olmayan; sade bir düğün arefesidir ölüm, ecel seni öylesine aşık ederken; gelmeyeceğim diyemem ki, senden başka her sona... karan e. ey. z. |