düetadam der ki, “ah be kadın yalnız senin, senin olmak, sana inanmak, sende kalmak, dalına ki yaprak, yaprağına damarlanmak, bozkırlarımda çiçek açmak, kucak açmak, dudaklanmak, yerine gök, göğüne deniz hasat edip dalga, dalga tenine ve çöllerine mayalanmak, mısralanmak, rüzgarınla savrulmak, ömrü nefesine dolanmak, sığına, suyuna limanlanmak.... ah.., ah be kadın bir şiir edasında, gözlerin tenhasında yuvalanmak, renk, renk göğüne açmak o kadar tatlı bir huzur ve bir o kadar yediveren bir iklimdir ki goncasız her tebessümünde bile gül, güller açar dünya ve olur sahra mavi, olur gök, deniz yeşil ve ve biz.. biz ki, kanasak ta, yansak, tutuşsak ta hep kırmızı”.. der ki kadın, “ah be adam sana sımsıkıya sarılmak, kokunu içim, içime dolamak hayat denilen, zaman denilen bu acımasız geçişgenliğin acılarıma diz çökmüşlüğü, bana, bana özrü gibi sanki.. sana diyorum adam sana dokunmak ki, bir kitabın kokusunu ciğerime dokumak gibi.. seni, ah seni yaşamak havaya, suya ve toprağa ilmeklenmek, kalemime, kağıdıma harf, harf cemrelenmek gibi.. gözlerimin gülüşünde derin sevdamsın adam kabul olan duam, ait olduğum en yüce divan, makamsın.. ah, ah be adam sana ölmek, ölmek sana var ya geceye dem, secdeye nem salmak ,nikahlanmak gün doğmadan şafağına doğup bin şükür ile uyanmak gibi”.. der, der ki kadın “ey solumun, soluğumun gül, güller açan bahçesi, lehçesi bilmez misin göğsündeki kor ateş içimdeki fırtınaya şifadır, yağsa da yağmur, kar sanadır izi silinmez yolum, yollarım.. kavlin ki kavlime düşeli açtım tasvirsiz biz penceresini ah.., ah be adam sen ki, gönül mahzenime salkımlanan, yudumsanan yıllanmış tortuların en akışkan dili, aksanı.... sen ki, korkularımı yer, yeksan eyleyen içimdeki yaşamak felsefesi, huşu mertebesi, gerçeğimin en çıplak yüzü, yüzümdeki tebessümün tek yerleşkesi minnettarım âlâ varlığına, adamlığına bizi ki biz yapan tutkuna.. ve ellerini ellerine, gözlerini gözlerine ilikleyerek, düetlenerek yakaran, tutuşan bir dudak çıkmazında der ki adam, der ki kadın “tüm renkler, desenler, şiirler, türküler bizken tuvale ne hacet mavinin ki cennet-i yeşil çıkmazında, kırmızının asaletli aşk sıfatında resim eyle, eyle çerçevesiz, aşk eyle, eyle aşk yörüngesiz bizi Tanrım”.... ~°~ ~°~ ~°~ |