BahçıvanSoyup derisini imlasız bir kuralın incinmiş kabuklarına ant olsun ki bütün cümleleri adınla tövbeye çağırdım sırtına sürdüğüm bütün makamlar döndüğünde dilimin mecralarına her harfini söndürdüm dudaklarımda bahçıvan ellerimdeki nasıra takılıp düştüğünde filiz yüzünü toprağa süren külün doğum sancısı sızıyor çatlağıma dilime çomak sokup koşuyorum hadi yetiş mecrasındayım dilimin sokulup ısır toprağımı incitip imamesini şuurumun geceye bir fiil asıp çekil üstüme her figür aslının ashabını sorgulayarak aslından uzaklaşıyor şimdilerde ve makam çoğaldıkça cümle çürüyor dudaklarımda kaç harf tükürdüm ekşidiğin de zaman dişlerime bulaştığında anlam ve sakalıma sürtünen cümle kulaklarıma doğru uzanan düşünceyi avutuyordu kendi dilimle ne zaman sürtüş sem ağır, ağır taşıyordu yükünü sırtına düştüğüm hamalın sonra yorgun bir ihtiyarın telaşına benziyor dedi sesin benzerliğinden dizine düştüm sesimin oysa aklımın bağındayım bağcıdan saklanıp, saklanıp meyve çalıyorum kim görse beni kendi kurdunu saklıyor kurduna küsen bir ben miyim kemirirken meyvelerimi ardına sual eken bütün kaldırımların topuklarını inat sakın dedi sakın öfkeni maharetinden zira ay sonrası kanar gölgelerin yine de bahçıvan olamayışımı saklayamam gözlerinden ellerin diyorum makamını terk ediyor sualler dumanlı bir cümlenin hatırını sırtıma dizip harflerimden söküyorum akşamları sormayın diyorum üstü gelmeyen karanın alt ritminden kalkamıyorum bir türlü gidip şurada uyanan Ölülere sorun menekşeleri kim astıysa göğe yağmuru çok sevmiş olmalı KÜL Sürmesi Kitap erişim : palmekitabevi.com/kul-surmesi |
bağcıdan saklanıp, saklanıp meyve çalıyorum
kim görse beni kendi kurdunu saklıyor
kurduna küsen bir ben miyim kemirirken meyvelerimi"
ışıl ışıl bir kent, nasıl görünürse uzaktan
tıpkı öyle bir şiir
🌿