Nepal'in sonu.kendime ufak bir bavul düşünüyorum salaş bir yolculuk hoş düşünmek olmasa ben kim oluyorum ya da kime deniyorum bilmiyorum geç fark ediyorum. iki göğsümün arasında duyarlı bir ağrı ya da bir değişik ses kalbim. anlatılmayacak kadar anlamsız geliyor aklım sırtlanamıyor hiçbir şeyi tam da bu yüzden kısa kesiyorum kendimi gün. bağrımda batıyor kızıla dönüyor her şey sonra mesafeler bizim turunç bahçelerini sevmeye geliyor kurutulmuş bir yağmur var ceplerinde hafifletilmiş bir bulut gidemiyorum. salondan mutfağa geçiyorum bizim tavada şımartılan zeytinli omlete dönüyor her şey kalmak için bahane arıyorum. kaçmak için bir yer Nepal’in irmikli kurabiyesini düşünüyorum. bir çöregin susamlı hikayesini havuçlu kekin bi mağarası olduğunu ve içinden çıkan haylaz çocukları gün. gül reçelini andırmaya başlıyor sonra olmayacak şeylere inat halamın taze kurulmuş masasında bir dal ıhlamur oluyorum komşunun balkonundan sarkan cansız bi begonvil gülümsüyorum ağzımın kenarında kirli bir kedi kendimi biran. ölmüş zannediyorum. sonra. bavulun içindeki yolculuk olsam ve hiç düşünmesem. diyorum zaten son gibi bir şeysin Nepal değil. aslında her şey ne kadar da son . |
p.s: sen en iyisi tarifi ver boşuna youtube'ta iki saat aramiyim:))