ÖZLEM BİR YANGIN İÇİMDEŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir zamanlar, gözlerinin derinliklerinde yitip giden bir özlem vardı Meryem’in içinde. Genç bir kadındı ve hayat ona pek çok güzellik sunmuştu, ama hala tam olarak doymamıştı. İçindeki bu özlem, onu her gece yıldızların altında uzun uzun düşünmeye itiyordu.
Meryem’in yaşadığı kasaba, sakin ve huzurlu bir yerdi. Her gün aynı sokaklarda dolaşır, aynı insanlarla sohbet eder, aynı gökyüzünü seyre dalar, ama içindeki bu özlemi dindiremezdi. Ne olduğunu anlayamıyordu, sadece bir şey eksikti, bu kadarı kesindi. Bir gün, kasabalarına yeni biri geldi. Adı Ali’ydi ve kasabalılar onun gelişini büyük bir coşkuyla karşıladılar. Meryem, Ali ile tanıştığında, içindeki özlemin kaynağını keşfetti gibi oldu. Ali’nin gelişi, Meryem’in içindeki boşluğu doldurmuş gibiydi. Ali ile Meryem arasında hızla bir yakınlaşma başladı. İkisi de aynı yıldızların altında uzun uzun konuşmayı severlerdi. Birbirlerine içlerini dökerler, hayatlarının anlamını araştırırlardı. Meryem, Ali ile geçirdiği her anın tadını çıkardı ve içindeki özlemi dindirmeye başladı. Ancak, kader başka bir plan yapmış gibiydi. Ali, kasabalarına sadece bir süreliğine gelmişti ve ayrılma vakti yaklaşmıştı. Meryem, Ali’nin ayrılacağını duyduğunda, içindeki özlem yeniden canlandı. Ali’yi kaybetmek istemiyordu, ama ne yapabilirdi ki? Ali’nin ayrılık günü geldiğinde, Meryem gözyaşları içindeydi. İkisi de ayrılmanın zorluğunu hissediyorlardı. Ali, Meryem’in elini tuttu ve ona şunları söyledi: "Özlem, bazen ayrılıkla daha da büyür. Ama bu ayrılık, bizi gerçekten anlamanın ve içimizdeki özlemi yeniden keşfetmenin bir yolunu bulmamıza yardımcı olabilir." Ali’nin sözleri, Meryem’in içindeki özlemle başa çıkma yolunu aydınlattı. Ayrılık onları fiziksel olarak ayırabilirdi, ama ruhları hala birleşikti. Meryem, içindeki özlemi sadece Ali’ye bağlı olmadığını anladı. Hayatın tadını çıkarmak ve içindeki özlemi dindirmek onun elindeydi. Meryem, Ali’nin kasabalarından ayrılmasının ardından, içindeki özlemi bir hazine gibi sakladı. Her yeni günü, yeni deneyimlerle dolu olarak yaşamaya kararlıydı. Ali’yi özlemeye devam edecekti, ama bu özlem, onun yaşam sevincini ve içsel gücünü artırmıştı. Sonunda, Meryem içindeki özlemi anlamıştı. Bu özlem, hayatın tadını çıkarması ve kendini daha iyi anlaması için bir ilham kaynağı olmuştu. Artık her yeni güne, içindeki özlemle birlikte başlıyordu ve hayatın ona sunduğu güzellikleri daha derinden hissediyordu. Özlem bir yangın, içimi yakar durur, Gelmeni beklerim her gün, her an, kurur. Sensizlik bir kara bulut, gözlerimde sürer, Hasretin acısıyla yanarım, gece gündüz yeter. Sesin eksik, gözlerin uzak, ellerin hasret, Özlem içimde bir vurgun, öylesine çok sabret. Bir umutla bekliyorum, dönersin diye, Özlem içinde kaybolurum, her an, her şeye. Sensiz geçen her an bir yara, bir acıdır, Özlemekten başka çarem yok, her gün, bir sırdır. Bir gün gelirsen, özlem son bulur severek, Ama şimdi içimde yanıyorum, seni özleyerek. Özlemle dolu her an, her anı sayarım, Gelmeni beklerim, sevgili, her an çatlarım. Sensizlik çekilmez bir yük, bir zincir gibi, Özlem içimde bir yangın, bir volkan gibi. Özlem dudaklarımda tatlı bir şarkı çalıyor, Sensizlik içimde sancı, yangın öyle büyüyor. Beklemek her günü, çektiğim farkı, yastayım Gelmeni istiyorum, özlemimden artık kurtulayım. |