SEVGİNİN YOKLUĞUNDAŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir zamanlar küçük bir köyde Sevgi adında genç bir kız yaşarmış. Sevgi, iyi kalpliliği ve şefkatli yapısıyla tanınıyordu. En karanlık odayı bile aydınlatabilecek bir gülümsemesi, sıcaklık ve şefkat saçan bir ruhu vardı.
Sevgi’nin köyü, herkesin birbirini tanıdığı, birbirine kenetlenmiş bir topluluktu. Köylüler tavsiye ve teselli için sık sık onu ararlardı çünkü onun sevgisinin en derin yaraları bile iyileştirme gücüne sahip olduğunu biliyorlardı. Sevgi günlerini onların hikayelerini dinleyerek, cesaret verici sözler söyleyerek, gittiği her yere sevgi saçarak geçiriyordu. Bir gün güçlü bir fırtına köyü kasıp kavurdu ve arkasında yıkım bıraktı. Evler yıkıldı, mahsuller mahvoldu ve köylüler perişan kaldı. Sevgi, sarsılmaz sevgisiyle, hayatlarını yeniden inşa etmek için toplumu bir araya toplamaya karar verdi. Köy meydanında bir toplantı düzenleyerek sevginin gücünden tutkuyla bahsetti. Köylülere aşkın sadece bir duygu değil, dağları yerinden oynatabilecek bir güç olduğunu hatırlattı. Sözleriyle her insanın içinde bir kıvılcım ateşledi ve birlikte çalışmaya, evlerini ve hayatlarını yeniden inşa etmeye başladılar. Köy bir kez daha gelişirken Sevgi’nin ilham verme ve iyileştirme konusundaki inanılmaz yeteneğinin haberi her yere yayıldı. Komşu köylerden ve hatta uzak diyarlardan insanlar onun bilgeliğini aramaya ve sevgisini ilk elden deneyimlemeye geldiler. Sevgi onları kollarını açarak karşıladı, hikayelerini paylaştı ve gittiği her yere sevgi saçtı. Sevgi’nin ünü uzak bir krallığı yöneten güçlü bir kralın kulağına kadar ulaştı. Olağanüstü hikayeler ilgisini çekerek onu sarayına davet etti. Sevgiyi yayma fırsatını asla geri çevirmeyen Sevgi, daveti kabul etti. Kral, Sevgi’yle tanışınca onun ışıltılı ruhuna ve karşılaştığı herkesin kalbine dokunabilme yeteneğine hayran kaldı. Halkının yaralarını iyileştirmek için krallığının da sevginin gücüne ihtiyacı olduğunu fark etti. Sevgi’nin örneğinden ilham alan kral, sevgi ve şefkatle yönetmeye başlayarak krallığını uyum ve mutluluğun olduğu bir yere dönüştürdü. Böylece Sevgi’nin sevgisi yayılmaya, sayısız insanın hayatına dokunmaya, toplulukları dönüştürmeye devam etti. Hikayesi nesiller boyunca aktarılan bir efsaneye dönüştü ve insanlara sevginin gerçekten en güçlü duygu olduğunu hatırlattı. *Öyküden çıkarılacak dersler Sevgi, en güçlü duygulardan biridir. Sevgi, bizi her türlü kötülükten korur. Sevgi, bizi mutlu eder ve hayatımızı anlamlı kılar. Sevgi, karşılık beklemeden verilmelidir. Sevgi, koşulsuz olmalıdır. Sevgi, daima bağışlayıcı olmalıdır. Sevgi, daima sabırlı olmalıdır. Sevgi, daima umutlu olmalıdır.
....
Şarkılar susar, şiirler okunmaz, Yürekler çarpmaz, gözler gülmez. Sevginin olmadığı bir dünyada, Hayat anlamını yitirir. Baharlar küser, kışlar kıyamet, Her şey kırık dökük, toz duman. Sevginin olmadığı bir dünyada, Doğa bile dengesini kaybeder. İnsanlar mutsuz, hüzünlü, Dünyanın güzellikleri boş gelir. Sevginin olmadığı bir dünyada, Hayat bir kâbusa dönüşür. Sevgi, yaşamın kaynağıdır, Onsuz dünya bir boşluktur. Şarkılar susar, şiirler okunmaz, Yürekler çarpmaz, gözler gülmez. Baharlar küser, kışlar kıyamet, Her şey kırık dökük, toz duman. Yaşam, aşksız bir kâbustur, Her şey anlamsız, boş bir fantezi. Sevginin melodisi olmadan, Hayat bir müziksiz ayin olur. Aşkın ilhamıyla yazılan şiirler, Boş sözlerden ibaret kalır. Sevginin heyecanı olmadan, Yaşam bir ölü deniz gibidir. Sevginin neşesi olmadan, Güler yüzler kaybolur, dünya kararır. Sevginin coşkusuyla baharlar, Yaşam dolu olur. Sevginin sıcaklığıyla kışlar, Yılın en güzel zamanı olur. Sevginin onarıcı gücüyle, Her şey yeniden oluşur. Sevgisiz bir dünya, Bir çöl gibi kurak ve çorak kalır. A. Nejat ALPEREN Şair, yazar, eğitimci |