Yürek Yorgunu
Yorgun aksimi izliyorum gecenin kucağında,
Kalbimde Eylül’den kalma paslı bir uçurum. Küfleniyor bir yanım, Bir yanım usul usul seğiriyor boşlukta. Bağışla bendeki bu yorgunluğu; Bir kalbi yamarken yoruldum. İnce bir hünerdi oysa bu yorgunlukla yaşamak. Bir katreyim sanki kucağında inciten karanlığın, Nereye sığınsam, Bir mağlubiyet yeşeriyor saçlarımın akında. Kalbimin evinde yeniliyorum sana, Evet; Mağlubiyetlerin en kutlususun sen. Sana yeniliyorum, Ve her yürek savaşımda ilk kendimi gömüyorum gecenin ölü toprağına. Sahi nedir beni bu mağlubiyete sürükleyen? Yol mu, Yazgı mı, Sen mi, Adını anmak istemiyorum! Kalbimde göğsümü yaran bir kalp ağrısı, Ve bir gök dolusu avutulmuşluk. Ah kalbimin susuz çiçeği! Eli kalbinde gözü yaşlı bir yorgunum kapında. Bu çağa denk gelmenin verdiği yükü sırtlıyorum. Yoruldum. Yoruldum bütün gözyaşlarını gözlerimde taşımaktan... Bir içlenme yeriydi Külbe-i Ahzan; H/içlendim… İçimde eteğini toplamış bir yalnızlıkla h/içlendim. Döne döne sabaha ulaştı şimdi ruhum. Bir gürültülü yaşamak başladı buğulu penceremde. Seni sabaha, Sabahı bana, Beni şafağa koyan. Kimseler sığmıyor artık kendine ve kentine, Bir gönül pazarı ki; Yaşıyoruz işte kendi gölgemize yaslanarak. Evet, bir yorgunluk yurdudur insan, Dünü ve yarını olmayan. Yoruldum… İçimde bir yangın sonbahardan sıyrılmış, Bir tutam Eylül, Ve bir de sen… Sana Geliyorum bir bayram akşamı telaşında. Ah kalbimin susuz çiçeği; Biz ki gecenin ve yalnızlığın yarım uyaklarıyız seninle, Yorgunluk bizim yazgımız. Ne suları yaktım gönlümün saksısında. Üstüme örttüğüm yorgan senin ellerindi, hatırlıyorum… Bağışla! İçimde bir yangın sonbahardan sıyrılmış, Bir tutam Eylül, Ve bir de sen… Sana geliyorum. Tut ellerimden. Tut… 12.09.2023 |