UMUDUN ADI KADIN (57)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın „Tüketim toplumu olma yolunda atılan adımların ayaklarını sabır ve şükür, sadaka, kulluk (cemaat-tarikat-ümmet) oluşturuyor.
Arap, Afgan akımıyla demografik yapının değiştirilmesine çağdaş eğitimi yok eden laiklik düşmanı adımlar eşlik ederken toplumun düşmanı “cehalet”in eylemi, kadını, çocuğu, genci, yaşlısını, ülkenin her türlü zenginliğini, değerini barbarca yağmalıyor. Beyin göçü, yoksullaştırma, ekonomik çöküş umutsuzluk dalgasını büyütüyor. “Bugün dünden, yarın bugünden daha umutsuz” demişti OKTAY AKBAL. HALİL ÇİBRAN; “Yaşam, bir tür borç alma ve borç ödemedir. Bize, yarın almak için bugünden verir” derken insana bugün düşen görevleri anımsatmıştı. “Hiçbir şey bitmez/ İnsan bitmez” diyordu Yarın Bir Başka Gün adlı şiirinde ÖZKAN MERT. ASIL KURTULUŞ; Cehaletin toplumu yönetmesindendir bugün yaşadığımız. “Yenilmesi gereken en büyük düşman” olarak gördüğü cehalete karşı savaşın “en büyük savaş” olduğunu söyleyen ATATÜRK; “Biz cahil dediğimiz vakit, mutlaka mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğim ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okuma bilmeyenlerden de hakikati gören hakiki âlimler çıkar” demişti (18 Mart 1923). Cehalete karşı, “Milleti kendi benliğine sahip yapmayan, milleti asırlarca kendi hakkında gafil bulunduran hep bu cehalettir. Hükümdarların, şunun, bunun, milleti esir gibi, köle gibi kullanmaları, bütün vatanı kendi özel mülkleri gibi düşünmeleri, hep milletin bu bilgisizliğinden istifade edilmek sayesinde idi. Gerçek kurtuluşu istiyorsak, her şeyden evvel, bütün kuvvetimiz, bütün süratimizle bu cehaleti ortadan kaldırmaya mecburuz” (21 Mart 1923) diyerek hedefi göstermişti. “Gerçek kurtuluş ancak cehaletin ortadan kaldırılmasıyla olur. Cehalet kaldırılmadıkça toplum yerinde kalıyor demektir, yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor demektir. Asıl Kurtuluş Savaşı şimdi başlıyor.” (Sayın Yazar Öner Yağcı’nın 9 Eylül 2023 Cumartesi günü Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşesinde yayınladığı; TOPLUMUN DÜŞMANI adlı yazısının başından alıntıdır. Yazının tamamını okumanızı öneririm.)
Bu şiir
“Bilinçli yada bilinçsiz” bir kadın olana, kendi çıkarı için sömüren kadını, karar veren onun adına ve de Kadın Düşmaları içindir! Ülkede kadın erkeğe köle olmuşsa, fidan iken gencecik bir dalın gelişme şansı elinden alınmışsa, özgürce yaşaması, eşit bir insan olması bilinçli olarak kısıtlanmışsa... Bu şiir; Ezilen, dövülen, hor görülüp, sövülen biz kadınlara aittir. Ben ne kadınım-nede erkek, -ilkin uygar bir insan olmam gerek- ama “Güdülen Sürüdeki biri” de değilim, sadece düşünen ve eleştiren bir şiirim. Kadını yapmışız köle, göz göre-göre gidiyoruz ölüme; Bize ülkemdekiler yetmedi, buna birde dışarıdan gelen “Sığınmacı” denen dinciler eklendi. Anla beni artık mir’im, çünki ben “Din ve Cinsiyet gözetmeyen” uygar bir şiirim! Bu Laik Türkiye Cumhuriyeti’ne, bu uygar ve adil Halk Demokrasi‘ne karşı yapılmış bir terörist akımdır, uymazsak, uyumazsak bunların sonu yakındır. Bil ki biz 100 yıllık Devrimci bir Demokrasi’nin şiiriyiz. Doğruyu-yanlışlan iyiyi- kötüden ayırabilen -yani düşünen ve ileriyi görebilen- insan; Yılmaz doğruya ulaşmaktan, korkmaz kendisi olmaktan, kaybedeceğini bile-bile, savaşılır ölümüne, bilirsin! Çünki sen görmemezlikten gelen, vurdum-duymaz birinin şiiri değisin. |