Kadınları Anlamak
o kadar da zor değildi
kadını anlayabilmek aslında hani öyle kadını anma/anlama/anlamama gibi eylemi büyütme ortamı germe işi yokuşa sürme dağları delme caddelere gül dökmelere gerek yoktu! tek taşlara/beş taşlara yatlara katlara limanlara ise hiç ihtiyaç yoktu biz sadece güvenli bir omuz istedik başımızı yaslayacak kuytu istedik zor anlarda sığınacak! istedik ki içimizde büyümeyen her daim beş yaşında kalan etekleri fırfırlı elbiseli kırmızı ayakkabılı saçında kurdelesi elinde oyuncak bebesi o kız çocuğunu görün tanıyın bilin ve sınırsızca sevin istedik... kadının gözlerindeki hüznü görün sizi beklerken ki heyecanını telaşını bilin türküler söyleyerek yemeğini pişirirken kurduğu hayallerinde gönlünün tahtında o kara bahtında ömrünün ilk/sonbaharında yazında kışında yolun akışında yokuşunda önünde/ardında kıyısında/köşesinde illa ki neşesinde ki sizi tanıyın istedik... bunu en çok da sizin için siz bizim gözümüzde/gönlümüzde neredesiniz bilin istedik... dedim ya aslında hiç gerek yoktu o kadar da anlamaya çalışmaya bizi sadece inansanız sadece görmeye çalışsaydınız da olurdu be kardeşim bir bilseydiniz kadının gözlerinin içine bakmayı gözlerinde gizlerini görebilseydiniz kurduğu binlerce cümlenin hiçbir şey anlatmadığını bilip sustuklarını dinlemeyi ögrenseydiniz hadi herşeyden vazgeçtim sorularımıza cevap yerine göre bazen de.... hani söylenmesi gerekeni değilde duymayı istediğimizi.... "eyle beni" bakışlarımızı anlasaydınız! zor değildi inanın kadınları anlamak görebilseydiniz eğer içinde hiç büyümeyen beş yaşındaki kız çocuğunu!.... |