Biz
biz hep en amansız mücadelemizi
zamansızlığa karşı verdik an’lara sığdırmaya çalıştık çok şeyi hatta herşeyi kısacık anlarda bize ait bir dünya inşaa ettik o bahçe o sedir o tekir kedi ortancalar mutfaktaki masa masanın başında sen pencereden süzülen akşam güneşi içeriye uzanan hanımeli uçuşan tüller ve ortama eşlik eden Müzzeyyen Senar’ın sesi "benzemez kimse sana"... ben hep bir kelebek gibi tuttum seni avuçlarımda sıksam avucumu nefessiz kalacaksın açsam uçup kaybolacaksın işte şimdi yoksun artık artık ben de yok olsam ne farkeder ki! ölsem mesela koysanız beni mezara karışsam toprağa toprak olsa bütün bedenim! birgün belki yeniden bir katre toprağım bir ceviz ağacının sürgününe tutunup bir kardelenin soğanında hücre olup bir şekilde bir yerlere taşınır ve belki de hani olur ya bahçene ektiğin ortancanın dibinde tam da mutfak penceresinin önünde ortancaya gübre sana yoldaş olurum ha ne dersin peki sen orada beni hisseder misin? |
Beni bir yaşanmışlığa götürdü
İçim cız etti doğrusu
Kim bilir belki de bir Dilsiz'in ağıdı dır bu
Kardelene, veya beyaz güvercine sevdasıdır
Afedersiniz... Bir an çok duygulandım
Yüreğinize sağlık
kaleminiz daim olsun
İsmet Bozkurt DilsizKalem tarafından 9/11/2023 8:08:57 PM zamanında düzenlenmiştir.