GÜLKURUSU, DİL YARASI SONBAHAR
Âşık oldum yaşlanmış bir sonbahara
Gülkurusu adında, dil yarası tadında Yüz karası mevsimlerin son durağında buldum hayallerimi Düştüm kurumuş dalların kucağına Bir garip aşk nağmesiydi Yüz yıldır dillerden düşmeyen bir heves misâli Yüz çevirdim yüz paralık aşklardan Söylemeye yüzüm yok belki En büyük günahları işledim sanki Kabahatim vuruluyor yüzüme yüzüme Utancımdan gökyüzüne bakamaz oldum inan ki Âşık oldum yaşlanmış bir sonbahara Gülkurusu adında, dil yarası tadında Ne olursa olsun güzellik var her halinde Kendimi buldum solmuş yüzündeki bitmeyen inadında Yalnız kaldım evde kalmış beddualı gecelerin sabahında Isıtmadı kül tutmaya yakın aşkların yangını buğulu dualarımı Tüttüm isyanların dumanında Bulamadım yüze yüze su yüzüne çıkmış denizyıldızını Kendimi kaybettim umutların deryasında İlkbaharın yüzünden düşen bin parça Bahçelerin yüzü suyu hürmetine seviyorum dikenleri Ağaçların yüzünden okuyorum yağmurların özlemini Yine de ben sonbahara âşık oldum sırılsıklam!.. Ne bir damla su istiyorum ne de bir tane meyve Hazanı, fırtınayı bekliyorum kendimden geçercesine... Bugüne kadar yüzüme gülmedi yeryüzü Bu yüzden yaşları yüzüme gözüme bulaştırdım defalarca Aşkların gül yüzüne hasret kaldım yıllarca Ne söylüyorsan yüzüme karşı söyle nazlı yârim "Şeytan görsün yüzünü" de... Yeter ki yüzüstü cevapsız bırakma beni Bütün benliğimle yüzde yüz aşkına adamışım kendimi Taze baharlar umrumda değil Ben sana âşık oldum gülkurusu dil yarası sonbahar… Kalbim yüz yıl değil kıyamete kadar senin Hayatımı aşkına adadım sonsuza kadar!.. İbrahim Halil MANTIOĞLU |