BANA İSTANBUL GİBİ BAKMA
Bana İstanbul gibi bakma yalvarırım!..
Zaten başım dumanlı, Dizlerim dermansız, Kalbim yarım. Göz göze gelmek istemem bu günaha boyalı şehirle. Müjgandır kader yoldaşım. …ve kapandığında perde olur buğulu gözlerime. Bir de sen süzme beni hazin hazin… Böyle bakacaksan aynalarda kalsın izin… O nadide Sultan Ahmet Câmi’si Aşka kanat çırpan kuşların mutluluk ifadesi… Benimse kucağımda koskoca bir Marmara. …ve içinde umutlarımı hapseden bir Kız Kulesi… Bana İstanbul gibi bakma n’ olur!.. Sıradan acıları tatmadım bu sancılı şehirde. Eminönü’nden bir hışımla geçti en güzel yarınlarım. Sanki yetmiş kere üstüme devrildi Yedikule!.. İnadına körüklendi efkârım. Sitemim sana değil aslında... Tam tersine hazırım Can vermeye serin kollarında... Merhametinin ayarı bozulmuş İstanbul gibi; Ruhuma ruhuma saplama o kızgın hançeri. Bana İstanbul gibi bakma... N’ olur gözlerinde başka bir şehri gezdir bana!.. İbrahim Halil MANTIOĞLU |