Istakoz, tarator
Tatlım bu masa rezerve,
Çok da güzelsin ama ne çare.. Teklif etmedi deme, Alıyorsa için; Sana etimden bir lokma verebilirim… Çok kez çekilip oturuldu karşımdaki sandalyede. Çatalların üzerinde kaldı son lokmaların tortusu, Şu tabakta jülyen kesilmiş gelecek yıl planları, Derin kasede özenle soslanmış beynimin salatası. Masa altında kullanılıp atılmış peçeteler vardı, Üzerleri unutulası gayriecnebi gevezelikler yazılı. Tatlım, bu masa rezerve, Çok da ateşlisin ama ne çare... Teklif etmedi deme, Alıyorsa için; Sana bi-tek gözyaşı ikram edebilirim… Kadehlerin üzerine dudak izlerimiz bulaştı. Kirletilmiş “saf”lıklar dizildi örtünün üzerine. Ekmek kırıntıları gibi hızla kuruyup dağıldı Masadan kalkmadan değerini yitirdi anlar. Güzellemeler satıldı sarhoş kemane dizelerine. Tatlım, bu masa rezerve. Çok da heveslisin ama ne çare... Glukoz şurubundan yapmaya başlayalı tatlıları Ne sipariş verilse biliyordum sonu pişmanlıktı. Yine de denemekten alıkoyamadım kendimi. Acı kahve de söyledim, bir onun yangısı eksikti. Teklif etmedi deme, Alıyorsa için; Benimle beraber bekleyebilirsin… Garson birazdan masamı boşaltmaya gelir. Tabakları dizer üst üste, içi-m-dekiler ezilir. Ucuz limon kolonyası paketleri açılır törenle. Ceviz oyma kutuda hesap gelir tek yaprak... Bir hazımsızlık peydah olur, yine de gülümsenir. Tatlım, bu masa reserve epeydir. Beklersen senin sıran da gelir... İster ıstakoz söyle, ister tarator İçine aldıkların kadar doyurucu değildir hayat. Hesap hep ağır gelir ... 16.08.2023 Serpil ŞEN |
Saygı ve selam ile