Sonsuzluktan Çaldığım Bir AkşamüstüŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Sesiyle şiire değer katan değerli abime çok teşekkür ederim. Ortak bir hatıra oluşturmak şiir adına, işte asıl güzel olanı buydu.
Ayrıca bir teşekkür de şiiri kendi kanalında paylaşan değerli cointreau. Eksik olma dilerim. Bir akşamüstü Dün akşamüstünden kalan hüzünle ağırlaşmış ayaklarımı Sürüyerek yürüyordum kordonda O güzelim manzaranın içindeki ben Yolun kenarında iğrenilerek bakılan Ağzına kadar dolup taşmış çöp kovası gibiydim Saatlerce bekledim dopdolu Ne çöpçüler geldi boşaltmaya beni Ne de gelip geçenler çöplerini üzerime atmaktan vazgeçti Olan oldu Olurundan fazla yüklenilmişliklerin de bir sınırı vardı Taştım kendimden Dağıldım Her yer hüzne boyandı Bir akşamüstü Çok eskilerde kalan başka bir akşamüstünün hatıralarını ödünç almış Güneş’in kayıp gitmesini izliyordum Yanaklarım ıslandı o an Nedenini hiç bilemedim Ödünç aldığım hatıraların gözyaşı mıydı döktüğüm Yoksa boşluğa atılmış yeni yaşlar mı Dedim ya Bilemedim Ağladım Gözyaşlarım denize bir yol açana kadar ağladım Bir akşamüstü Pis bir bankta öylece oturmuş Ne zaman geldim buraya derken buldum kendimi Ne kadar zaman yitirmiştim Şimdiki zamanların ne kadarını geçmiş zamanlarla yer değiştirmiştim Hatırlayamadım Sanki başı sonu olmayan kocaman kapkara bir boşluktum Aklımdan gelip geçen her şeyi yuttum Tişörtün yakasında kurumuş bir parça martı dışkısı Ayaklarımın arasında yavrusunu besleyen bir kedicik Elimde yarım bir simit Kedileri mi yoksa martıları mı besledim Kim kime göz kulak oldu bilemedim Önce kirlenmiş ayakkabılarıma kaydı gözlerim Sonra Bağcıklarıma baktım İkisi de yarısına kadar sökülmüştü Yutkundum dağ gibi Yutkundum o kocaman dağdan yuvarlanan kayalar kesti nefesimi O Bağcıkları Neden Söktüğümü Kendime bile itiraf edemedim Bir akşamüstü Günün başka saati yokmuş gibi Sanki arafta kalmış ve Hep aynı günün aynı saatinde yaşamaya mecbur bırakılmış gibi O kordondaydım yine Boş gözlerle ufka bakıyordum Kızıl bir güneş yakıyordu gözlerimi Kızıl bir güneş dolaşıyordu ellerime Kızıl bir güneş veda ediyordu güne Hayat akıp gidiyordu yanımdan Kediler balık peşinde Martılar çığlık çığlığaydı İnsanlar neşe içinde sohbet ediyor Kahkaha sesleri sanki denize meze oluyordu Kısacası Yolunda olmayan hiçbir şey yoktu o kordonda Ama Ben yine öylece Yine bir akşamüstü Sonsuzluk çaldığım o akşamüstü Duruyordum o kordonda hareketsizce Bir ben veda edememiştim Bir ben bırakıp gidememiştim Her gün Her gece Her sabah Hep bir akşamüstünde kalmak için direnmiş gibi İçi dışına taşmış pis bir çöp kovası gibi Martıların üzerine pislediği bir taş Kedilerin yuva yaptığı bir kuytu O kordonun kırılıp yerinden fırlamış tahtası gibi Israrla duruyordum orada Bir akşamüstüydü Zamanın durduğu bir akşamüstü Ben kaldım o kordonda Sen Gittin Ve Geri dönmedin bir daha y... |
yalnızlık, unutulmuşluk, terkedilmişlik ve tükenmişlik
hangisi daha önde birbirine öylesine güzel harmanlanmış ki
Seslendirmeyi de beğendim. Sakin huzurlu bir ses tonu beni dinle diyen
Tebrikler, kutlarım
saygı selam ve esenlik dileklerimle
Ay Parçası tarafından 7/28/2023 9:14:51 PM zamanında düzenlenmiştir.