SİZ BİLİRSİNİZ
Her sözcükte mührü var, ol deyince oldurur
Sevdaların sahibi, yâri siz bilirsiniz Handan nasıl can çıkar, bil deyince bildirir Altın kafes içinde, zârı siz bilirsiniz Güneşin nuru ondan, kâmil onu terk etmez Budur s/özün güzeli, arif ondan çark etmez Uygulamak şart onu, kadın, erkek fark etmez Meleklerden el alan, ar’ı siz bilirsiniz Amellerin kofları, merkep olana yüktür İbrahim’in ilminin, üstünde ilim yoktur Boynumuzun borcuna ayarı veren Hak’tır Oku emrine uyan, barı siz bilirsiniz Beynim aşk deryasında, iş başına geçince Kıyametler koparan y/aş başına geçince Secde etmeyen kuvvet, düş başına geçince Vakitsiz destur alan, eri siz bilirsiniz Suretimiz takvimde, söylemez laflar onu Kör kuyudan dem vursan, anlamaz saflar onu Her katrede umman var, bilemez koflar onu Kardelenler tahtında, karı siz bilirsiniz Ellerimden sel alan, garipler rol içinde Hiçliğimin gördüğü, yangınlar gül içinde Şu yalancı dünyada, zehirler bal içinde Büyülü sözlerdeki, şerri siz bilirsiniz Yelkovan bitirirken, ondan ödü kopan yok Yağmurlarla can bulan, nimetini tepen yok Kimliğin kimliğinin tanımını yapan yok Öznesi hüzün olan, yeri siz bilirsiniz Kıblemiz ona dönük, kâinatı saran o Kur’an’da açıklıyor, kalptekini gören o Cümlemizin dünyada, rızkımızı veren o Arzuhaller yazılan, ser’i siz bilirsiniz Gölgelerin ülküsü, varlığa kanca atar Yıldızsız geçen gece, hüzne heyecan katar Aşkın bir tek huzmesi, evrene ışık tutar Aslı’nın düşündeki, nuru siz bilirsiniz Bitti demedikçe söz, yolda yorulan benim Hangi eyvah anlatır, gamla kavrulan benim Attığı adım başı, hesap sorulan benim Sayenizde öğrendim, dar’ı siz bilirsiniz Kırıldık, darılmadı, kullar nazarında giz Onun aslı her yerde, istese de görmez göz Ansa da diller onu, anlatamaz hiç bir söz Velhasıl Delibal’ım, Bir’i siz bilirsiniz DELİBAL – Celil ÇINKIR |