Günlerin Renginin Değiştiği GünUsulca gözlerini yummuştu tanrı Günlerin rengi değiştiği zaman İşte o zamandı Göğün en mavisi karardı Rüzgarın en delisi sustu birden Altın sarısı buğdaylar Gözlerin bakarken yorulduğu o kocaman tarlalar Rüzgarla dans etmiyordu artık Taş kesilmiş gibi Taşı bile kıracak kadar sertleşmiş bir anıt gibi Hiçliğin ortasında öylece dikiliyorlardı Oysa Yolculuğumun en güzel manzarasıydı Güneşi gördüğümü sanmıştım Gözbebeklerimde sarının ve kızılın muhteşemliği Oracıkta canımı bırakmaya razıydım İlk kez Sonsuzluğu hissetmiştim İlk kez keşkelerimden kurtulmaya bu kadar yaklaşmıştım Ama Birden rengi değişti her şeyin Ölü bir kuş fısıldadı kulağıma Dedi ki tanrı ayrıldı aramızdan Yanaklarımdan çağlayan bir nehir Kalbimde büyüyen kocaman bir orman oldu hüznüm Ormanın içinde devrilen yüzyıllık bir çınar gibi Çatırtılarla toprağa yüzükoyun serilverdim Umut Umut bu defa yeterli gelmeyecekti bana Biliyordum İçimdeki boşluğun acısını dindirecek Beni yaşamaya ikna edecek hiç bir şey bırakmamıştı tanrı giderken ardından En büyük günah sahipsiz kaldı Tıpkı benim gibi Tıpkı göğün mavisi Rüzgarın sesi gibi Sahipsiz ve anlamsız kaldı içimdeki yaşam Karardı buğdayların içindeki güneş Toprağın altında bir fırtına koptu Üzerindeyse usulca soldu sesler Dayanamadım Sanırım ilk kederim kesti bileklerini Sonra acım Sonra umutlarım Sonrası Sonrası pek bir bulanık hatırlamıyorum Günlerin renginin değiştiği bir gündü O günün rengi kırmızıydı Kırmızı mahçup Kırmızı kan kokuyordu O günün rengi kan ağlıyordu kahrından Yüzü koyun devrildiğim yerden bile mavinin solmasını gördüm Kuruyup çöle döndü her bir yeşil Yok oluşlarının kokusunu ciğerlerime doldurdum Tam bir kıyametti ortasında kaldığım Toprağın çatırtısıyla saatlerce ağladım Günlerin renginin değiştiği bir gündü Adını kanayan bir kırmızdan alan bir gün Neden diye sordum gökyüzüne Ölü bir çiçek fısıldadı kulağıma Gözün aydın insanlık Nihayet başardın Tanrı ayrıldı aramızdan y... |