varlık, yoklukŞiirin hikayesini görmek için tıklayın şimdi -
ellerimiz yatısı ağır taşlar altında göz göze gelsek görüşürdük demeden anlardın sen yorgun ayaklardan adım alan fısıltıyı tutunarak bir nefese bir çok ağacın şarkısını dediler sulak boylara kök atan titrek söğütler adını rüzgarlardan alanları düşündük dermansız şafak buluştuğumuz soğuk ıslağı ışıklar o sabah umudun doğusundan dokunamadı yüzlerimize duyardım seni yine de gök bir musallayı işiten olsam yer bir bağdaşta yarın içerdik bir gamzeyi doya doya uzağı amaç edenlerin yol telaşında duyduk yüksekler alçalırmış kaçarmış kendinden yarısından ayrılan seni aradım yıkılan yerimden gelmese de olurdu anlamak iki yabancının avuçlarına dirilen, yangınlı birliktelik yeter |
kaçarmış kendinden yarısından ayrılan
seni aradım yıkılan yerimden
gelmese de olurdu anlamak
iki yabancının avuçlarına dirilen,
yangınlı birliktelik yeter
Yangınlı birlikteliğin yeterliliğiyle yetinerek varlık bulan derin kişiliğin ilhamına yansıyan özgün şiire tebrikler.
Saygılarımla.