DİZLERİM KANIYOR ANNEŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Ülkemizi yasa boğan bu büyük afette, beton duvarlar arasında sıkışıp kalan depremzede kardeşlerimizin acısını, çilesini en derinden hissettiğim günlerde kalemimden dökülen dizelerdi bunlar. Keşke yazmak zorunda kalmasaydım. Dilerim bu son olur.
Bilirim, bağrında kor ateşler var;
Benim de yüreğim yanıyor Anne. Yükseldi selalar, sustu feryatlar; Herkes beni gittim sanıyor Anne Oysa ben duvarın arkasındayım. Betondan perdeler arasındayım. Varlıkla yokluğun ortasındayım; Işığım gitgide sönüyor Anne. Sanki gök başıma indi yukardan. Oysa sakınırdın yağmurdan kardan. Bilirsin korkarım karanlıklardan. Kim beni sen kadar tanıyor Anne? Keşke son kez sana dokunabilsem, Ağlasam, sızlasam, yakınabilsem, Sokulup koynunda ısınabilsem, Ellerim donuyor, donuyor Anne. Gördüğüm belki de kötü bir rüya. Körebe oynadık, saklandın güya. Ayağım takıldı, çocukluk bu ya; Dizlerim kanıyor, kanıyor Anne. Başımda beklerdin sabahlara dek. Ruhum şimdi sanki yaşlı bir bebek. Şu, başımda dönen beyaz kelebek, Durmadan göğsüme, konuyor Anne. İnfazım verilmiş derin uykuda. Meğer bekliyormuş cellat pusuda. Kaç seher geçirdim böyle kuytuda? Gün, yine geceye dönüyor Anne. "Hoşçakal" demeye tutmuyor özüm. "Hakkını helal et", budur son sözüm Kulağım çınlıyor, seğriyor gözüm. Bilmem beni kimler anıyor Anne? Her yanımı sardı bu karanlıklar. Beni çağırıyor bir başka diyar. Bir ağırlık çöktü sanki uykum var. Gözüme bir perde iniyor Anne. Muzaffer USLU - 9 Şubat 2022 |