6
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
778
Okunma
öyle sanılıyordu
oysa gitsen de kalsan da candan olacaksın
öyle demiyorlar mıydı
kalmaya direnmenin kime faydası var
ölümü geciktirmek kime hayat bahşeder
durduramadığın ölümü bir anlamla doldur
önünü alamadığın can verişini
bir sevdanın pazarına sür
zaten eriyen sermayeni
bir kutlu müşterinin eline koy
tükenmeden sat canı
değeri düşerken
değerli bir bedele ver ömrünü
öncelediklerini ertele
ertelediklerini öncele
kaz ömrünün toprağını
altını üstüne getir hayat tarlasını
ağlamak değil ki görevimiz
acılardan yeni filizler çıkarmak hayatımıza
kendimize ağlayıp yeni başlangıçlar yapmak
dik duruşun bedelini seve seve üstlenmek
gitme, kal diyen feryatlara
bir daha kulak vermek
gidip de candan olmak mı
kalıp da canlı kalmak mı
onun susması
haklı itirazlarından vazgeçişi
nefs-i müdafaa hakkından feragati
ilk o’nun dudağına değen sözün hatırına
zerre gölge düşürmemek içindi
susarsa
vahyin duru pınarının dudağına serince değişine
şahit tutacaktı herkesi
tevekküllü nefeslerinin sessiz limanına çekildi
amansız saldırılar karşısında
emindi ki susma bedelini ödedikçe
söz katışıksız gelecekti
vahyin berraklığına
şeffaf kase olacaktı susuşu
nefsinin itirazlarını susturduğunda
vahyin içindeki sesleri
uyandırdığını görmüştü
hakkını vermek içindi
sessizliği üzerine şal diye örtüşü
bekleyişine sadakatti susuşu
avuç içlerini kanata kanata susuyordu
suya değil
susatana kanmak üzere
susuyordu
*
resul-i ekrem efendimiz
bütün insanlığa en yüksek
en kutsi bir ders olan veda hutbesini
sona erdirdiği sırada
hz. bilali habeşi
öğle ezanını okumaya başladı
resul-i ekrem efendimiz ve ashab-ı kiram
huşu içinde susup ezanı dinlediler
ezan bitince,
hz. bilal kaamet getirdi
fahr-i kainat efendimiz
o muhteşem cemaata imam olup
önce öğle namazını kıldırdı
sonra yine kaamet getirilerek
ikindi namazını kıldırdı
böylece resul-i ekrem efendimiz
bir ezan iki kaametle
iki vaktin namazını birleştirdi
ikindiden sonraydı
vakit akşama yakındı
resul-i ekrem efendimiz
devesi kasva’nın üzerindeydi
bu sırada şu ayet-i kerime nazil oldu
‘bugün sizin dininizi kemale erdirdim
üzerinizdeki nimetimi tamamladım
ve size din olarak islamı seçtim.’
resul-i ekrem bu ayeti okuyunca
ashab-ı kiram son derece sevinip ferah duydular
sadece biri ağlıyordu
hz. ebu bekir.
sahabiler buna bir mana veremediler
niçin ağladığını sorduklarında
bu ayet resulullahın (a.s.m.) vefatının
yakın olduğuna delalet ediyor
onun için ağlıyorum cevabını aldılar
hz. ebu bekir’in söylediği
anladığı sır doğru idi
zira bu ayet
fahr-i kainat efendimizin
dünyadan göç etme zamanının
yaklaşmış olduğuna ilk işaretiydi
çünkü teklif ve tebliğ edilmesi gereken şeyler
bittiğine göre
teklif ve tebliğ edenin vazifesi de
son bulacak demekti
cuma günü
güneş battıktan sonra
fahr-i kainat efendimiz (a.s.m.)
devesi kasva’nın üzerinde
terkisinde üsame bin zeyd ile birlikte
arafat’tan müzdelife’ye geldi
bu sırada akşam namazı vakti çıkmış
yatsı namazı vakti girmişti
resul-i ekrem bir ezan iki kaametle
önce akşam
arkasından da yatsı namazını kıldırdı
efendimiz cumayı cumartesiye bağlayan geceyi
müzdelife’de geçirdi
cumartesi günü sabah namazını
orada eda ettikten sonra
meş’ar-ı harama geldi
resul-i ekrem efendimiz, ashabına
cemre’de atılacak ufak taşları toplayınız
diye buyurdu.
taşların nasıl atılacağını gösterdi
akabe cemresine birer birer yedi ufak taş attı
her taş atışında
Allahü ekber diyerek
tekbir getiriyordu
bu arada ashab-ı kiram da
aynı şekilde cemre taşlarını atıyorlardı
peygamberimiz (s.a.v.)
akabe cemresinde yedi taşı attıktan sonra
mina’ya döndü
resul-i kibriya efendimiz oradan
kurban kesme yerine gitti
ömr-ü saadetlerinin her bir senesi için
bir kurban olmak üzere
altmış üç kurbanı
bizzat mübarek elleriyle kesti
saçlarını tıraş ettirdi
kesilen saçlarını hatıra olsun diye
sahabilerine birer ikişer dağıttı
bu da ashabından ayrılığının yaklaştığına işaretti
ayrıca
ey insanlar
haccın usul ve erkanını benden öğrendiniz
bilmem ama belki
bundan sonra benimle görüşemezsiniz
buyurarak da bu işareti kuvvetlendirdi
peygamberimiz (s.a.v.)’in
saçının ön kısmı tıraş edildiği sırada
hz. halid bin velid
ya resulallah dedi
alnın üzerindeki saçınızdan bana verir misiniz
efendimiz onun bu isteğini kabul etti
kendisine saçının ön kısmından birkaç tel verip
hayatında devamlı muzaffer olması için dua etti
hz. halid
mübarek saçları alıp gözüne sürdü
sonra da külahının önüne yerleştirdi
resul-i ekrem efendimizin
o saç ve duasının bereketi hürmetine
girdiği her harpten muzaffer çıkmıştır
nitekim kendisi de
ben, onu hangi tarafa yönelttimse
orası fetholundu demiştir
resul-i ekrem efendimiz
kurban bayramının birinci günü
öğle vaktinden önce
ifaza- ziyaret tavafını yapmak üzere
kabe-i muazzamaya gitti
müslümanlara da gitmelerini emir buyurdu
tavafını yaptıktan sonra öğle namazını kıldı
zemzem kuyusundan su içti
resul-i ekrem efendimiz
o gün akşama doğru mina’ya döndü
resul-i ekrem kurban bayramının
ikinci ve üçüncü günü
güneş batıya doğru eğrildiği zaman
yaya olarak mina mescidinden sonraki
ilk cemrenin yanına vardı
oraya birer birer yedi tane çakıl taşı attı
her birini atarken
Allahü ekber diyerek tekbir getiriyordu
sonra ikinci cemre
sonra da cemre-i akabe denilen
üçüncü cemre’nin yanına vardı
her birisine birer birer yedi taş attı
Her atışında
Allahü Ekber diyerek tekbir getiriyordu
zilhicce’nin on üçü, salı günü
resul-i ekrem efendimiz
mina’dan muhassab denilen taşlık yere gitti
orada çadırı kurulmuştu
bu sırada ashab-ı kirama hitaben
şöyle buyurdu
Allah, sözümü güzelce ezberleyip
sonra da onu duymayanlara ulaştıran kimselerin
yüzünü nurlandırıp neşelendirsin
olabilir ki,
anlayan kendisinden daha iyi anlayana onu ulaştırır
iyi biliniz ki
üç şey mü’min ve müslümanların kalplerine
kin ve kıskançlık sokmaz
Allah’ın rızasını gözeterek ihlas ile amel
müslüman olan amirlere nasihat ve itaatte bulunmak
müslüman cemaate itikat ve salih amelde tabi olmak
resul-i kibriya efendimiz
sabah namazından önce
beytullaha tavaf için gidileceğini
ashab-ı kirama ilan etti
sonra kabe-i muazzamaya gidip
veda tavafını yaptı
zilhicce’nin on dördü, çarşamba günü
resul-i kibriya efendimiz ve ashab-ı kiram
veda tavafından sonra
mekke-i mükerremeden
medine-i münevvereye doğru yola çıktılar
gadir-i hum vadisinde konakladılar
efendimiz orada öğle namazını kıldırdı
namaz bitince ashabına seslendi
ey insanlar biliniz ki
ben de bir insanım
çok sürmez yüce Rabbimin elçisi gelecek
beni ebedi aleme çağıracak
ben de onun davetine icabet edeceğim
yakında size veda edeceğim
sonra sözlerine şöyle devam etti
eğer sadakatle sarılırsanız
sizi doğru yolda muhafaza edecek iki şey bırakıyorum
onların birincisi Allah’ın kitabı kur’an’dır ki
içinde hidayet ve nur vardır
ona sımsıkı sarılınız…
ikincisi de ehli beytim’dir
bu sözlerinden sonra
hz. ali’nin elinden tuttu
ben kimin mevlası isem
ali de onun mevlasıdır buyurdu
ve arkasından
Allah’ım
ona dost olana dost
düşman olana düşman ol diye
niyazda bulundu
peygamberimiz (s.a.v.)’in yakında
ebedi aleme göç edeceğini haber veren sözleri
ashab-ı kiramı hüzne boğdu
uğrunda canlarını feda ettikleri
öz nefislerinden daha çok sevdikleri
kainatın efendisi aralarından gidecekti
şimdiden adeta kendilerini
bir yetim kabul edip gözyaşları döküyorlardı
medine görününce
efendimiz üç defa tekbir getirdi
sonra adetleri olan duayı yaptı
Allah’tan başka ilah yoktur
Allah tektir, ortağı yoktur
mülk O’nundur
bütün hamd O’na mahsustur
O, her şeye kadirdir
Rabbimize yönelici
günahlarımızdan tövbe edici
Rabbimize kulluk ,secde ve hamd edici
olarak dönüyoruz
medine’ye girince efendimiz doğruca
mescid-i şerife vardı
orada iki rekat namaz eda ettikten sonra
hane-i saadetine döndü
bu resul-i kibriya efendimizin
ilk ve son haccı oldu
redfer