Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen yazılan Hayat hikayesinin 84.bölümü
bir manzara var karşımızda şimdi su iyice berraklaştı her damlanın arkasından Allah’ın iradesi görünüyor her lokmanın dudağa dokunuşu lütf-u ilahi’nin dokunuşu oluyor o derece yakınlaştık Rahman’a bir başka yerde yürüyoruz şimdi aşka doğru adımlarımız
sözlerin yetmediği ifadelerin kapatamadığı cümlelerin bağlayamadığı bir yakınlık söyleyebildiklerimizden daha fazlasını söylüyoruz dua ediyor olmaktan çıktık duanın kendisiyiz artık
tüm varlığımızla bir avuç oluverdik de katından indireceğin her hayra muhtacıyım demeye durduk dudağımız, güzellerin dudağına sırdaş oldu nefeslerimizi en sevgilinin nefeslerine bitiştirdik
bile isteye razı olduğumuz açlık ve susuzlukla dünyaya tokuz artık gövdemizin telaşlarından azadeyiz arzın çekim alanından sıyrıldık semanın cazibesine tutulduk kanatlarımızı takındık hep altında kaldığımız ihtiyaçlarımızın üzerinden geçiyoruz artık
ruhumuzla baş başayız artık mahremimiz oldu kalbimiz belki ilk defa ruhumuzla dolaşıyoruz yeryüzünde niyetimizle var olmanın tadına varıyoruz eylemlerimizden istifa ediyoruz
dünya avuçlarımızdan kayıyor ağırlıklarımızı atıyoruz ruhumuz yeniden üfleniyor bize taze bir nefes gibi katılıklarımız buharlaşıyor
gizli yollar buluyoruz kalpten kalbe aynı kabın içinde yeniden yoğruluyoruz ürkerek de olsa sevdiklerimizin ruhuna dokunmayı öğreniyoruz aramızda adı konmamış bir sözleşme var sessiz sırdaşlar olmanın keyfiyle göz kırpıyoruz birbirimize
selam ve aleykum… birbirini bütünleyen cevher ve öz çelik ve su gibi selam olsun
ıslak bir süzülüş tebessüm dolu dudaklardan kıyamda bir ayet kaidede bir tahiyyat bir arkası yarın sanki
kutlu elçiye selam olsun veren dil alan dilden üstündür sev beni sevdir beni sevindir beni selam olsun sevenlere
* ensar kadınları mekke sokaklarına dökülmüşlerdi gelen orduyu seyrediyorlar hz. resulullahın sağ salim gelip gelmediğini görmek istiyorlardı
islam ordusu 7 şevval cumartesi günü akşam üzeri medine’ye giriyordu kadınlar şehid olan erkekleri için ağlıyorlardı bunu duyan resul-i ekremin de gözlerinden yaşlar aktı
atı üzerinde bulunan peygamberimize bir kadın yaklaştı bu kadın, efendimizin atının dizginini elinde tutan sa’d bin muaz’ın annesi ubedy kızı kebşe idi uhud’da oğlu amr bin muaz’ı şehit vermişti
içi acıyla buruk buruktu resul-i ekreme iyice yaklaştı onun nurani simasına başını kaldırıp baktı babam, anam sana feda olsun, ya resulallah seni sağ salim gördüm sen sağ salim olunca hangi felakete uğrarsam uğrayayım bana hiç gelir
bu cümleler gerçek imanın resul-i erkeme sonsuz sadakatin ifadesiydi şehit düşen oğlunu sormuyor hz. resulullahın sağ salim dönmesinden dolayı hadsiz sevinç duyuyordu
resul-i ekrem de bu kahraman islamkadınına şehit olan oğlundan dolayı taziye diledi şu müjdeyi verdi ey sa’d’ın annesi sana ve onun ev halkına müjdeler olsun ki onlardan şehit düşenlerin hemen hepsi cennette toplandılar ve birbirlerine arkadaş oldular onlar ev halklarına da şefaat edecekler
sonra da kebşe hatunun arzusu üzerine ev halkına şu duada bulundu Allah’ım… onların kalplerinde bulunan üzüntüleri yok et geri kalanlarını da geride kalmışların en hayırlısı kıl
kalbi nübüvvet iksiriyle temas halinde olan sahabinin Allah ve resulü için göze alamayacağı fedakarlık zahmet ve meşakkat yoktu öz evladını da kaybetse bu yolda yine sabırlı yine mütehammil olurdu
islâm davasının ancak fedakarlıklar ferağat ve meşakkatlerle yücelebileceğini gayet iyi biliyordu islam uğrunda resulullah uğrunda gösterilecek fedakarlıkların Allah katında en makbul fedakarlık olduğunun derin şuurunda idiler
onun içindir ki kainatın efendisi onlar hakkında şöyle buyurmuştur Cenab-ı Hak, sshabımı nebi ve resuller hariç bütün alemin üzerine üstün ve seçkin kıldı
uhud’dan dönen sahabiler mağlubiyetin kalblerinde meydana getirdiği acı buruk bir hava içinde evlerine dağılırken efendimiz de hane-i saadetine gitti kızı hz. fatıma’ya kılıcı zülfikarı uzatarak yavrucuğum, al bunun kanını yıka vallahi o, bugün yapacağı vazifeyi bihakkın yaptı…
kainatın efendisi ümitli idi tattığı bu acı mağlubiyetten dolayı asla meyus değildi hak ve hakikatin er geç şer ve batıla galip geleceğini çok iyi biliyordu kızı hz. fatıma’ya söylediği şu sözler bu gerçeği aksettiriyordu
Allah, fethi bize nasip edinceye kadar müşrikler bizi bir daha böyle bir musibete uğratamayacaklardır
medine’ye gelen peygamberimiz (s.a.v.) hala müşrik tehlikesinden emin değildi yarı yoldan dönüp ehre ani baskın yapma tehlikesi her an söz konusu idi bu sebeple bütün gece müslümanlar hane-i saâadetin kapısında nöbet tuttular
uhud mağlubiyeti neticesinde birçok müslüman kadın dul kalmış birçok anne ciğerparelerini kaybetmiş birçok çocuk da yetim kalmıştı hepsi de acılarını dindirmek üzüntülerini giderip ruhlarını teselliye kavuşturmak için efendimize koşuyorlardı o da onların dertlerine derman olmaya çalışıyordu
üceyr isminde melek yüzlü bir çocuk da efendimize yarasının sarılması için koşanlar arasındaydı uhud’da babası akrabe şehit olmuştu hz. resulullahın huzuruna babasız kalmanın verdiği ızdıraptan ağlayarak girmiş onun şefkat ve merhamet duygularını coşturmuştu resul-i Ekrem, büceyr’in de derdine derman oldu
ey sevimli çocuk ne diye ağlayıp duruyorsun sus ağlama baban ben, annen de aişe olursa razı olmaz mısın
teklif karşısında henüz şefkate muhtaç yaşta bulunan büceyr’in gözlerinin içi güldü üzüntü ve kederini unuttu babasız kalmanın verdiği eziklik duygusundan kurtularak
babam, anam sana feda olsun ya resulallah razı olurum elbet diyerek sevincini izhar etti resul-i ekrem şefkatli elleriyle sevimli çocuğun başını okşadı
adın ne diye sordu çocuk, büceyr dedi peygamber efendimiz, hayır … sen beşir’sin" buyurarak ismini değiştirdi
efendimiz uhud’dan medine’ye cumartesi günü dönmüş idi pazar günü sabah namazını kıldırdıktan sonra hz. bilal’i huzuruna çağırdı şöyle seslenmesini emretti
resulullah, düşmanımızı takip etmemizi size emrediyor dün, uhud’da bizimle birlikte çarpışmada bulunmayanlar gelmeyecekler sadece, uhud’a katılanlar gelecekler
sahabilerin çoğu uhud’dan yaralı dönmüşlerdi buna rağmen resulullahın i’la-yı kelimetullah uğrunda çarpışmak için yaptığı davete icabet etmede asla tereddüt göstermediler
resul-i ekrem yaralı idi yüzünde iki halka yarası vardı alnı yarılmıştı azı dişi kırılmış dudağı patlamış sağ omuzu yaralanmıştı
bu haliyle sefere çıkıyordu. mescide girip iki rekat namaz kıldı sonra da zırhlı gömleğini giydi miğferini başına geçirdi gözlerinden başka yeri görünmüyordu
bu durumda ordusunun başına geçti sancağı hz. ali’ye verdi yerine abdullah bin ümmi mektum’u vekil bırakarak Medine’den ayrıldı
efendimiz önden üç kişilik bir keşif kolu gönderdi. biri yorulup yolda kaldı kureyşliler, diğer iki gözcüyü fark ettiler fırsat kollayarak onları yakalayıp şehit ettiler
resul-i ekrem, hamraü’l-esed mevkiine vardı karargahını orada kurdu şehit edilen gözcülerden ikisini de orada bir kabre defnetti
geceleyin yakmak üzere mücahitlere odun toplamalarını emir buyurdu gece olunca bütün ateşler yakıldı yakılan beş yüze yakın ateş etrafa bir korku ve dehşet saldı
resul-i ekreme bu sırada tihame bölgesinde oturan huzaalılardan ebi ma’bed huzuruna geldi huzaalıların müslümanları kadar müşrik olanları da efendimize son derece bağlı idiler olup bitenlerden hiçbir şeyi ondan gizlemezlerdi
ma’bed henüz Müslümanlığı kabul etmemişti resul-i ekrem efendimize sadık biri idi ya muhammed uhud musibeti bizim de gücümüze gitti Allah’ın onlara karşı sana sıhhat ve afiyet vermesini dileriz.diyerek efendimize bir nevi teselli vermeye çalıştı
ma’bed, efendimizle bu konuşmasından sonra yoluna devam etti revha denilen mevkide müşriklerin toplantı halinde olduklarını gördü onlar, müslümanların üzerine yürümek maksadıyla bu toplantıyı tertiplemişlerdi
şöyle diyorlardı muhammed’in sahabilerini en şerefli ve en cesur adamlarını öldürdük ancak onların köklerini tamamıyla kazımadık bu durumda mekke’ye nasıl gideceğiz onlardan geri kalanlarının da üzerine yürüyüp işlerini bitirmeliyiz
müşrikler dönüp medine üzerine yürümeyi düşünüyorlardı kureyşin reisi ebu süfyan ma’bed ile karşılaşınca
ey ma’bed, geldiğin yerden ne haber diye sordu ma’bed, muhammed ve sahabileri şimdiye kadar bir benzeri görülmemiş çok sayıda askerle takibinize çıktılar cevabını verdi
ebu süfyan hayretle eyvah …neler söylüyorsun sen dedi ma’bed gayet sakin bir eda ile, vallahi, sen buradan ayrılmadan atların alınlarını görürsün. diye konuştu
ebu süfyan hiddetli hiddetli vallahi, biz de onlara saldırmak için bir araya gelmişiz geri kalanlarının da köklerini kazıyacağız ma’bed, ebu süfyan’ın hiddetine aldırmadan
ben sana, böyle tehlikeli bir işe girişmemeni tavsiye ederim vallahi, ben o kalabalığı görünce haklarında bazı beyitler söylemekten kendimi alamadım ebu süfyan’ın hiddeti meraka döndü neler söyledin bakayım…dedi ma’bed şiirine başladı
çocuklarından ve dehşetli gürültülerinden az kalsın hayvanım korkusundan yere düşecekti sanki yeryüzünde insan ve at seli akıyordu yanlarında mızrak ve kalkanları bulunmayan silahsız bodur ve şanlı arslanlar koşuyorlardı sanki
ağırlıklarından yeryüzü çökecek sandım acele yanlarından uzaklaştım onlar, yalnız olmayan yardımsız kalmayan reisleriyle yüksekmişler onlar, sizinle karşılaşınca, betha vadisi sakinleriyle beraber sallanacak
yazık oldu dedim ebu süfyan bin harb’a ben, güneşin altında kavrulan mekkeliler onlardan her düşünen kimse için neticenin dehşetli olacağını haber veren bir ikazcıyım
anlatmaya çalıştığım ordu ahmed’in ordusudur ki o ordu bayağı çok insanlardan teşekkül etmemiştir tavsiflerim ve ikazlarım da boş laflardan ibaret değil
ma’bed’in şiirini beğenip öven ebu süfyan’la arkadaşlarının kalplerine korku düştü müslümanlar üzerine yürüme kararından vazgeçip mekke’nin yolunu tuttular
resul-i ekrem efendimiz hamraü’l-esed’de üç gece kaldı düşmandan herhangi bir hareket görmeyince medine’ye döndü bu sefer münasebetiyle inen ayet-i kerimelerin bir kaçında mealen şöyle buyruldu
"’yaralandıktan sonra yine Allah’ın ve resulünün davetine uyanların mükâfatını Allah elbette zayi etmez onlardan iyilik edip de vazifelerini hakkıyla yerine getiren ve kötülükten sakınanlar için pek büyük bir mükâfat vardır
onlar öyle kimselerdir ki, insanlar onlara düşman size karşı büyük bir kuvvet topladı onlardan korkun dedikleri zaman onların imanı ziyadeleşti ve Allah bize yeter O ne güzel vekildir dediler
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
taze bir nefes şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
taze bir nefes şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Harika... Arı-duru bir anlatı.. Peşli şiirsel anlatılar hepsi de mükemmel. Değerlii şairim sn.redfer öylesi güzel anlatıyorsunuz ki,inşallah mutlaka kitap olmalı diyorum bu çok güzel eserler. Kutlarım gönül sesinizi,emeğinizi. Selam ve saygıyla,esenlik dilerim.
Çok çok teşekkür ederim Nurettin Bey Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
Çok çok teşekkür ederim Osman Bey Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
Derslerle doludur Uhud savaşı Rahmanın yoludur Uhud savaşı Müslüman sınandı Yüce Rasulle Bereket açıldı Uhud savaşı
Üstadım Allah razı olsun. Efendimize salât ve selâm olsun. Sahabe i Güzine selâm olsun. Allah sizi ve bizi şefaatlerinden mahrum etmesin. Çok saygımla.
Çok çok teşekkür ederim Deniz Bey Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
“Allahümme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve bârik ve sellim” Cenab-ı Hak bizleri Yüce Resûl'ümüzün (sav) şefaatine nail olanlardan eylesin inşallah 🙏 "Bir hayalim vardı Alemlerin Efendisinin hayatını bir eser haline getirmek" Rabbim nasip etsin inşaallah. Sayısız şiirlerinizle bizlere Yüce Resûl'ümüzü (sav) her zaman hatırlattığınız için Allah râzı olsun. Sonsuz selam ve dua ile. Allah'a emanet olun.
Çok çok teşekkür ederim Şükrü Bey Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
Çok çok teşekkür ederim Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
Çok çok teşekkür ederim Osman Bey Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
Çok çok teşekkür ederim Gülüm Hocam Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
Arı-duru bir anlatı..
Peşli şiirsel anlatılar hepsi de mükemmel.
Değerlii şairim sn.redfer öylesi güzel anlatıyorsunuz ki,inşallah mutlaka kitap olmalı diyorum bu çok güzel eserler.
Kutlarım gönül sesinizi,emeğinizi.
Selam ve saygıyla,esenlik dilerim.