Tok Olana Çöl Aşmak Marifet Değil
Hey aşkın nurunu kirpiklerinde durmadan süzgeçe veren sevgili!
Zamanın gerdanında salınan buseleri görmezden mi gelirsin? Rüzgarın haşin sesi yüreğinde durur durur da, Sen lâl edene inatla tufan mı kesilirsin? "Yâr" dedin de, Dağ haşmetini oluk gibi eteklere dökmedi mi? "Dar" dedin de, Inatların patikadan keçi gibi inmedi mi? Gökyüzüne bakamadığın gün gelip çatınca, Semalar yer yüzüne kendini indirmedi mi? Sevenin kulağı değil kalbi duyarmış, İyilik mideye değil kalbe dolarmış, Görmedim, göremedim diyorsun da, Sevdanın gözü surete değil, yüreğe bakarmış. Tok olana çölü aşmak marifet değildir. Eldivenle ateş tutmak yanmak değildir. "İki kanatlı kuşum" diyorsan şayet, Süzülmek övünecek şey değildir. Kaldır şimdi başını aşkın nuru görünsün. Zamanın buseleri, bırak da bir çift gamze örsün. Rüzgarın haşin sesi yüreğinde susunca, Tufan yerine, bağ bahçe çiçeklere bürünsün. Tufan yerine, güneş içine sıcacık gömülsün. Serpil Çavuşoğlu 19/11/2013 |