Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen yazılan Hayat hikayesinin 61.bölümü
derler ki zamana yemin olsun ki yer şiddetli bir sarsılışla sarsıldığında artık zulüm edenler o gün zilletle ziyandadır Rabb’ın fil sahiplerine yaptığınca kureyş hasretle hüsrandadır
derler ki kader miras olur bazen devralınır atalardan iyiler de, kötüler de potasında hayat damıtır durmadan. ıssız sokakların açık avuçlarına çizilince rotalar, yalnızlıklar sağanak olur birden.
bazen bir uzayışın salıncağında beklemeyi beklemek düşer bazen kaskatı duvarlarla örülür özgürlüklerimizin şeş ciheti zaman bugün olur gölgesine düşman olan uygun adımlarla yürünür umutsuz yollar
kader böyle imiş dengesiz dalgalar vuracakmış kıyılarımıza zamansız fırtınalara tutulacakmışız kabuğu düşmüş kaplumbağalar gibi sersefil dönmesini unutmuş çemberler gibi şaşırmış kalakalacakmışız ortalık yerde
derler ki kader bizi herkesten çok var olduğumuza inandırarak yalnızlaştırmada şimdi amansız kalabalıklarda ellerimizi birleştirmeyi akıl edemiyoruz bir türlü günlerin bir araya getiremediği varlıklarımız kurulu bombalar gibi bırakılıyor korku sokaklarına
ansızın bin parça olmak için, tik tak, tik tak... yağız düşüncelerimiz sık parmaklıklarla hesaplanıyor cetvel cetvel bayramlar ve şölenler tekdüze karalara boyandırılıyor. gücümüzü sivriltip karanlığa tüneller açabilmek için ilk ışıklara teşne seher güllerince kanatmadayız yüreklerimizi
derler ki kevser hakkı için madem kafirler yardımı terk eder dağlansın ciğer bırak olsunlar heder
ve eli kuruyasıcanın eli kurusun... sen ki hemen Allah’a yönel ihlasa çark et tan yeri yeniden sökülürken insanlar dehşetle dökülürken sen hemen Allah’a sığın
* resul-i ekrem mekke’de harb ve cihada izinli değildi Allah’tan aldığı emirler gereği bütün mesaisini iman esaslarını kalb, ruh ve akıllarda tespite hasretmişti
vaaz ve nasihatla, ikaz ve irşatla hizmetine devam ediyordu her türlü mezalime karşı sabır ve sükunetle harekete memur bulunuyorlardı islam medine’de günden güne kuvvet kazanıyor ve süratle inkişaf kaydediyordu
kur’an güneşi bütün haşmetiyle ruhları sarmıştı yine de resul-i ekremin,müslümanların vaziyeti tam bir emniyet içinde değildi
medineli müslümanlar,efendimizi coşkun bir bayram havası içinde karşılamışlardı münafıklarla yahudiler gönüllerinde müthiş bir kin ve düşmanlık besliyordu her ne kadar yahudiler peygamber efendimizle bir anlaşma imzalamışlarsa da bütün hal ve hareketleri bu anlaşmayı tekzip ediyordu
münafıklar daha da tehlikeli bir durumdaydı peygamberimiz hicretinden önceye rastlayan günlerde, hazreç kabilesinin reisi abdullah bin übeyy bin selul için süslü bir taç hazırlanmıştı bir devlet reisi ihtişamıyla onu giymek üzere iken hicret vuku bulmuştu
kavmi olan hazreçliler tamamen müslüman olmuşlardı haliyle bu gibi şeyler unutulmuştu abdullah bin übeyy kavmine uyarak zahiren müslüman olmuştu reislikten mahrum kalmak acısı ile yan çizmiş ve bir münafıklar hizbi kurmuştu gizli gizli nifak ve fesada başlamıştı
hatta peygamberimiz (s.a.v.)’in tebliğatına vaaz ve nasihatlerine müdahale etme cüretini gösterecek kadar zamanzaman ileri gidiyordu bu münafıklar zümresinin müslümanlar arasına fitne ve fesat sokmak için meydana getirdikleri hadiseler çoğalıyordu
ayrıca mekke müşrikleri medine münafıkları ve yahudilerini medine etrafındaki kabileleri devamlı surette tahrike çalışıyorlardı mekke’de söndüremedikleri nuru, akıllarınca medine’de söndürmek için harekete hazırlanıyorlardı
harici ve dahili bu kadar düşmana karşı sabır ve tahammül ile sulh dairesinde davranmanın imkanı kalmamıştı müslümanlardan çoğu kureyşlilere karşı çıkmak onlarla hesaplaşmak istiyorlardı ensarın ileri gelenlerinden biri sa’d bin muaz hazretleri bu arzusunu şöyle izhar ediyordu
Allah’ım… bilirsin ki, senin uğrunda şu kureyş kavmiyle mücahede etmekten daha sevimli bir şey yok o kureyş ki, resulünün peygamberliğini yalanladılar sonunda da memleketinden çıkmaya mecbur bıraktılar
Allah’ım… öyle tahmin ediyorum ki bizimle onlar arasındaki harbe müsaade edeceksin
işte bu sırada peygamber efendimize mukabele ve müdafaa suretiyle savaşa izin verildi konu ile ilgili nazil olan ayette şöyle buyruldu
‘kendilerine savaş açılan müminlere zulme uğramaları sebebiyle cihat izni verildi şüphesiz ki, Allah onlara yardım etmeye hakkıyla kadirdir
onlar, Rabbimiz Allah’tır’ demiş olmalarından başka hiçbir sebep olmaksızın, haksız yere yurtlarından çıkarılmışlardır…’
anlaşıldığı gibi burada cihat izni kayıtlıdır ve sadece tecavüze maruz kaldıklarından ve zulme uğradıklarından dolayı verilmiştir müslümanlar herhangi bir tecavüzde bulunmayacaklar şayet zulme maruz kalırlar veya üzerlerine yürüyen olursa kendilerini müdafaa için savaşacaklardı
mekkeli müşrikler her şeye rağmen peygamberimiz,n (s.a.v.) peşini bırakmış değillerdi medine’deki yahudi ve münafıklarla el altından gizli gizli işbirliklerini sürdürerek islam nurunu söndürmeye, resul-i kibriyanın vücudunu ortadan kaldırmaya matuf faaliyetlerine aralıksız devam ediyorlardı
medine’yi teşkilatlandıran resul-i ekrem bunlara karşı tedbirler almaya başladı düşman her türlü hile ve desiseye başvururken elbette tedbirsiz kalınamazdı her şeyden önce iktisadi harp usulünü tatbik etmek istiyordu
bu maksatla da kureyşin suriye’ye giden ticaret yolunu kontrol altında tutmayı uygun buldu bir diğer tedbir de civarda yaşayan kabilelerle sulh anlaşmaları yapmaktı böylece onları mekkeli müşriklerin sinsi emellerine alet olmaktan kurtarmış kureyşi tek başına bırakmış olurdu
henüz hicretin ilk yılında etrafa seriyyeleri göndermeye başladı seriyyeler herhangi bir yere hücum etmek kan akıtmak maksadıyla yola çıkarılmıyordu ilk seriyyeler biri istisna edilirse bir damla kan dökmemişler hiçbir kabileyi yağmalamamışlardı
bu seriyyelerin belli başlı vasfı kureyşli müşrikleri iktisadi baskı altında tutmak onlara bu yolda bir nevi ihtarda bulunmaktı eğer siz şiddet siyasetinize devam ederseniz biz de yapacağımızı biliriz can damarınız demek olan ticaret yolunuz elimizdedir aklınızı başınıza alın demekti
ilk seriye medine’ye hicretlerinden yedi ay sonra ramazan ayında resul-i erkem amcası hz. hamza’yı mekkeli muhacirlerden otuz kişilik bir süvari grubunun başında kureyş müşriklerinden üç yüz kişilik bir birliğin muhafazasında şam’dan mekke’ye gitmekte olan ticaret kervanını gözetlemek için gönderdi
süvari birliğinin içinde ensardan bir tek müslüman yoktu çünkü onlar, sadece medine içinde korumak üzere peygamberimize söz vermişlerdi bu sebepledir ki resul-i ekrem bedir muharebesine kadar ensardan hiç kimseyi askeri seferlere göndermemişti
medine’den yola çıkan hz. hamza, iys nahiyelerinden biri seyfü’l-bahre’de içinde ebu cehil’in de bulunduğu kureyş kervanı ile karşılaştı taraflar çarpışmaya hazırlanırken iki tarafın da dostu ve müttefiki bulunan cühenilerin reisi mecdiy bin amr aralarına girip çarpışmalarına mani oldu
kureyş, kervanı ile mekke’ye doğru yol alırken hz. hamza da beraberindeki müslümanlarla medine’ye geri döndü peygamber efendimiz çarpışma çıkmamış olmasından memnunluk duydu
hz. hamza’nın medine’ye dönüşünden sonra peygamber efendimiz şevval ayında ubeyde bin haris’i nabiğ vadisine gönderdi maiyetinde muhacirlerden altmış süvari vardı
nabiğ vadisine giden hz. ubeyde kureyş müşriklerinden 200 kişi ile karşılaştı orada birbirlerine hafif ok atışlarında bulundular müslümanların safında ilk ok sa’d bin ebi vakkas hazretleri tarafından atıldı Allah yolunda atılan ilk ok bu oldu bir çatışma olmadan iki taraf birbirlerinden uzaklaştı
seriyye peygamberimiz (s.a.v.)’in bizzat bulunmayıp sahabilerden herhangi birisinin kumandası altında gönderdikleri askeri birliklerdi
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
tan yeri yeniden sökülürken şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
tan yeri yeniden sökülürken şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Çok güzel... İmrenle ve takdir duygularımla okuyor,takip etmeye çalışıyorum bu seri şiirlerinizi. Değerli şairim sn.redfer,güzel ve içten duygularla kutluyorum sizi. Selam ve saygıyla,esenlik dilerim.
Cenab-ı Hak bizleri Yüce Resûl'ümüzün (sav) şefaatine nail olanlardan eylesin inşallah 🙏 "Bir hayalim vardı Alemlerin Efendisinin hayatını bir eser haline getirmek" Rabbim nasip etsin inşaallah. Sayısız şiirlerinizle bizlere Yüce Resûl'ümüzü (sav) her zaman hatırlattığınız için Allah râzı olsun. Sonsuz selam ve dua ile. Allah'a emanet olun.
"İnna lillahi ve inna ileyhi raciun" ayetine gelindiğine ve 61. bölüme erişildiğine bakınca sanırım peygamber efendimizin yaşı olan 63 bölümde bitecek gibi tahmin ediyorum. çok çok güzel, anlamlı ve okuma hazzı olan bir eser oldu... Allah sebep olanlardan razı olsun... tebrikler ve saygılar sunuyorum. tevafuk diyeceğim ben de 2010 da hacca gittiğimde 63 yaşındaydım...Allah kabul etsin...Selam ün aleyküm...
İmrenle ve takdir duygularımla okuyor,takip etmeye çalışıyorum bu seri şiirlerinizi.
Değerli şairim sn.redfer,güzel ve içten duygularla kutluyorum sizi.
Selam ve saygıyla,esenlik dilerim.