„12 Kasım Cumartesi günü 11. sayfada yayınlanan yazımda Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e özlemle yoğunlaşan sevgimizin tanıklıkları üzerine kurulu son cümlemde; “Yaşananlar, tanıklıklarımız beni umutlandırıyor.. Yeter ki yeni yeni tuzakların ağına takılmayalım.“ Demiştim. 13 Kasım Pazar günü Taksim İstiklal’e atılan bomba ile 6 kişi yaşamını yitirmiş, 81 kişi yaralanmış.
Kâhin olamayacağımıza göre, emperyal çıkar odakları, halkımızın bu bilinçli uyanışından korkmanın ötesinde kâbus gördüklerinden, zaman yitirmeden provokasyon taktiklerinden biri ya da birkaçını birden sahneye taşıyarak, tetikçilerini görevlendirmişler.“ (Cumhuriyet Gazetesi yazarı Sayın Şükran Soner’in 15 Kasım 2022 Salı günü yayınladığı BARIŞ GÜVERCİNİ KAN REVAN İÇİNDE… adlı köşe yazısının başından aynen alınmıştır.)

Çok şeyler olacak gibi giderayak...
Oysa ki; “Budur Demokrasi!”
Demiştik
ve yönetim-yargı-denetimi
tek kişiye vermiştik,
hilesiz seçimlere inanarak.

Seçim yaklaştıkça giderayak,
bir pabuca girdi iki ayak.
Umudun yoğurt’ta ise eğer,
göle maya çalarak;
“Bunu başında söyleseydin ya birader,
öderdik açığını dikenlerden yün toplayarak.”

„Düdüğü alan parayı çalacak!“
Demiştik,
Biz mi değiştik,
gerçekler mi değişti?
Sözü doğru
Nasılettin Hoca bu;
„Kazan öldü, tencere gitti,
halk cezveye bile muhtaç."
Giderayak!


(*) Nasılettin Hoca şiirleri Orhan Veli Kanık’ın EŞŞEĞİN SÖZÜ şiir kitabından esinlenerek yazılmıştır. Hiç kimsenin alınmaya asla ve asla hakkı yoktur.